30 Eylül 2015

Bize Aydos Size Paydos

Sonbaharın yağmurlu bir günü. Çıkalım mı çıkmayalım mı diye uzun uzun düşündüğümüz-yazıştığımız bir pazar sabahı. Meteoroloji istasyonlarının farklı tahminlerde bulunduğu bir 27 eylülü.

 

Levent, Serhan ve Ali ile İhsan’ın peşine takılıp Aydos tepesine pedallamaya karar verdik. Yağmur durup durup başlıyor. Şiddetli de yağıyor. Rüzgar da cabası. Otobüs durakları, Beltur... ne bulsak sığınıyoruz. Durduğunda çıkıp devam pedallamaya. Bir ara vazgeçer gibi olduk. Bu havada çıkılmaz..., yollar kayar..., Tuzla yapalım... Ama iyi ki de paydos dememişiz.

 

Maltepe’den başladık tırmanmaya. Yeni yollar bunlar, asfalt düzgün. İyi kötü güvenlik şeridi olan. Tabii sürücüler de hepsi yarışçı, bas gaza durumları. Arada kavşakları geçiyoruz. İhsan önde, en önde, hatta bazen göz önünden de önde : )) 

 

Yolun başı. Serhan’dan bir kahve ikramı. Yani sonrasından ikram edilecek kahvenin şimdiden duyurusu : )) Lastik, Ali ve İhsan’ın maharetli elleri tarafından çabucak yamanıyor. Aslında Candan bir teknik destek kursu açsa yerinde olacak. Biniyoruz ama tamirini bilmiyoruz : ((

 

Maltepe Üniversitesi, Süreyya Paşa Hastanesi falan geride kalıyor. Geldik Başıbüyük mahallesine. Niye bu adı vermişler acaba?

 

Başıbüyük mahallesi Maltepe ilçesinin en eski yerleşim birimlerinden olup Osmanlı İmparatorluğunun da ötesine uzanan bir tarih ve kültür birikimine sahip. 767 senelik bir tarihi olup Osmanlı İmparatorluğu ile birlikte birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış tarihi bir köy.

 

Süreyya Paşa Kalp Göğüs Hastalıkları Hastanesi 1951 yılında yirmi hasta alarak hizmete giren basit bir binada çalışmaya başlamış. 1952 senesinde Adalet Süreyya İlmen'in ahşap "Harem Köşkü" restore edilerek elli yataklı bir hastane haline getirilmiş ve "Selamlık Köşkü" de idare binası olarak kullanılmaya başlanmış.


Bu hastanenin arazisini bağışlayan II. Abdülhamit döneminin ünlü seraskeri Rıza Paşa ile Adviye Hanım’ın oğlu Süreyya Paşa. Karadağ Patgorica'da 1874 yılında doğmuş. Bir çok kültürel, sosyal, eğitim ve spor amaçlı girişimlere öncülük etmiş Süreyya Paşa'nın sosyal hizmetleriyle yoğun bir yaşamı vardır. Maltepe'deki 1800 dönümlük Narlıdere Çiftliği’ni 1950’de Türk işçisinin sağlığını korumak amacıyla işçi sigortaları (SSK) kurumuna, Süreyya Sineması'nı Darüşşafaka Cemiyeti'ne, Süreyya Plajı’nı Maltepe Belediyesi’ne bağışlamıştır.

Süreyya İlmen (Süreyya Paşa)
 1874-1955















Ve %10’luk tırmanışın başladığı noktadayız. Uzunca ve düz seyreden bu rampayı herkes gücüne göre çıkmakta. Solumuz askeri bölge. Durdun mu nöbetçi hemen düdük çalıyor. Duramıyorsun yani :))

Tepe noktada buluşup devam ediyoruz. Her tırmanışın bir inişi olduğundan artık mermi gibi uçuyoruz. Solda bir çeşme. Suyu güzel olmalı ki önünde insanlar sıralanmış bidon doldurmakta. Ehh Kayışdağı burası. Biz de mataralarımızı tazeleyip devam ediyoruz.

Sağımızda büyük bir alana yayılmış tesisler dikkat çekici. Serhan cezaevi diyor. Biraz fazla şık bu iş için. Keşke cezaevleri böyle olabilse. Ama sonra öğreniyoruz ki Maltepe Üniversitesinin Eğitim Köyü. Cezaevi daha sonra gelecek ve görünüşüyle kendini belli edecek. Penceresi olmayan yüksek duvarlar.

Pedallarken aklıma, Fransa hükümetinin geçen hafta Bordeaux üzerinden yeni hızlı tren hattı geçeceğinin açıklaması üzerine bağcıların isyanı geliyor. Şarap üreticilerine göre tren hattı Ciron Nehri’ne giden akıntıları aksatacak. Bunun da nemi azaltarak üzümlere aromasını veren ‘Botrytis cinerea’ küf mantarının oluşmasını engelleyeceği savunuluyor. Üreticilerin konsey başkanı projenin kabul edilmez olduğunu söylüyor. Bakalım hükümet bağcıların itirazını dinleyecek mi?

Ortadağ mahallesinde biraz kumanya takviyesi yapıp Aydos’a devam ediyoruz. Yolda çocukların ilgisini çekiyor bisikletler. Neredensin soruları sıkça geliyor.

Giriş 4 lira. Hoppala olduk. Sporcu musunuz sorusuna evet denilince giriş beleş oluyormuş (kuşlar söyledi :)) Ehh, ne dedik sanırsınız?












Aydos Tepesi, 537 metrelik tepe yüksekliği ile İstanbul'un en yüksek noktasıdır. Kartal, Pendik, Sultanbeyli ve Sancaktepe ilçelerinde bulunan Aydos Tepesi (Dağı) adını Roma ve Bizans döneminde, bugünkü Sultanbeyli İlçesi sınırları içinde kalan Aydos Kalesi'nden almıştır.

Senenin ilk kar yağışı Aydos Tepesi'nde görülür. Sıcaklık deniz seviyesinden 3 veya 4 derece daha soğuktur. Kuzeye bakan yamaçlar, çoğunluğunu meşe ağaçlarının oluşturduğu yapraklı ağaçlardan meydana gelen bir bitki örtüsüne sahiptir. Dağın bu bölümü "Şalgamlı" adını taşır. Eteklerinde bulunan içme suyu kaynakları yakın tarihe kadar, çevre köylerin ve Pendik'in içme suyu ihtiyacını karşılamaktaydı. Yakacık ve Dolayoba çeşmelerinden alınan memba suları arabalarla Pendik'e getirilerek ihtiyaç sahiplerine satılırdı.

Bizans'ın son döneminde adı, Yunancada kartal anlamına gelen Aetos idi. Anadolu'nun çeşitli yerlerinde aynı isimli pek çok dağ mevcuttur.

Eski kaynaklarda Oxeia olarak gösterilen ve Kalkedon'un 10 km kadar ötesinde olarak tarif edilen tepenin Aydos olduğunu kabul eden tarihçiler vardır.
Kaynak Vikipedi

Güzel bir tepe. Orman görmek çok keyif verici. İstanbul’un içinde çam ağaçları kokusu, dokusu, görüntüsü... Ama vatandaşımız pis. Bir türlü temizliğin geldiği yeri öğrenemedi. Çöpleri kutuya atmak niye bu kadar zor gelir?!!!

Şu küçük su birikintisi bile ayrı bir neşe. DSİ’nin su toplama bendi var. Kıyısında piknik yapılıyor. Bayram, pazar... gelmişler. Bazı yerler kapatılmış. Masalar ücretli denilmiş. Kim karışıyor buraya acaba? Belediye mi, DSİ mi?

Biraz toprak yoldan su kenarınca pedallıyoruz. Ama Serhan uyarıyor, orman içine gider! Dönüp boş bulduğumuz bir masaya yerleşiyoruz. Derken afiyet olsun diyerek biri yanaşıyor. Masa parası. Hoppala! Onbeş lire ricii idim. Nah... :))

Adamın kontrol alanı dışına çıkıp karnımızı güzelce doyururken sohbete devam. Bu günün konusu gardiyanlar ve mısırlılar. 1 saatimizi doldurduktan sonra dönüşe geçiyoruz. Kartal’a ineceğiz. (Tabii biz Aydos’un çok küçük bir bölümünü gördük. Alan çok çok daha büyük.)

"AKAPE; Şeytan'ın oturduğuna inanılan tepe. Sözcük anlamında dağlardaki sarp ve kayalık yokuşları dile getirir. Bu akapelerin en ünlüsü Mekke'yle Mina arasındaki tepedir. Hac bayramında Müslümanlar bu tepedeki taştan sütunu (Camrat al-akabe) taşlarlar, böylelikle de bir zamanlar orada oturduğuna inanılan Şeytan'ı taşlamış olurlar..."

Prof. Orhan Hançerlioğlu, "İslam İnançları Sözlüğü”












Son haç faciasında ölenlerin sayısı 4 binin üzerinde olduğu iddia ediliyor. Ne demişti Suudi Arabistan'ın en önemli din adamı Başmüftü Abdülaziz bin Abdullah el-Şeyh: "Kader kaçınılmazdır".

Artık denize kadar neredeyse pedal basmadan, zincirin 6 halkası gibi kilitlenip kavşakları büyük ustalıkla geçerek, el kol hareketiyle sürücüleri uyararak geliyoruz. 

Sahil yolu bildiğimiz gibi. Mangalcı takımı çoktan yerini almış. Bolca bisikletli var artık yollarda. Maltepe Beltur’a kadar pedallayıp sabah başladığımız noktadayız. Sonrası Kadıköy’e kadar bisiklet yolu, malumunuz.

Aydos, güzel bir rota. İhsan’a teşekkürler.

















Bize Aydos Size Paydos Turu: Kadıköy-Maltepe-Başıbüyük-Aydos-Kartal-Kadıköy

Tur tarihi: 27 Eylül 2015
Kat edilen mesafe: 59,57 km.
Ortalama hız: 11,1 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 5 sa. 20 dk., dışarıda geçen süre 9 sa.  
En yüksek sıcaklık 38 ˚C, en düşük 22 ˚C, ortalama 27,2 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 681 m, kaybı (iniş) 681 m.
Haydoy’a yapılan katkılar için teşekkürler.

Garmin yol bilgileri AydosPaydos


Haydoy’a yapılan katkı için teşekkürler.








































































Foto katkıları için Ali, Levent ve Serhan’a teşekkürler.