21 Temmuz 2016

[bisikletle]Türkiye: Safranbolu’da Zaman (Kumcağız-Karasu Maden Deresi)

5 Temmuz 2016, Salı / Kumcağız - Karasu Maden Deresi,  78 km. (4. gün)

Komşuların gürültüsü, gelip gidenler... bir hayli sesli gece oldu. Ama bir şekilde uykuya dalmışız. Sabah haliyle erken uyanıyorsun, çadıra giren ışık nedeniyle. 7’ye doğru kafamızı çadırdan uzatıp kapalı bir hava, gelen kara bulutlar ve meteonun yağmur tahmini bizi hızlı hareket etmeye zorluyor. Eşyaları, çadırı, bisikleti vs’yi toparlayarak ucu ucuna yağmurdan kaçabiliyoruz. Hemen yandaki yeni açılmakta olan pastaneye sığınıyoruz. Ama öyle bir iniyor ki yağmur, dam altında bile rüzgarla gelen sudan kaçmak için içeriye girmek durumundayız.

Yeni çıkmış börek ve poğaça ile demli çay eşliğinde kahvaltımızı yapıyoruz (20 TL). Aile işletmesi, Sefa Bahçesi Cafe. Bu sene biraz geciktiklerini söylüyorlar. Bey, Karmez bölge bayii, ürünler oradan. Dondurulmuş gıda. Anne mutfakta, 2 kardeş serviste. Tıkır tıkır çalışıyor herkes.

Yağmurdan kaçan kaçana. Feci indirdi. Yollar tamamen su doldu. Gelenlerin çoğu geri döndü. Sonunda durdu ve biz de yola çıkabiliyoruz. Saat 10. Bugün yolumuz bizi Karasu tarafına götürecek, sahilden gideceğiz. 70 km’lik bir mesafe.

Daha Kumcağız’dan uzaklaşmadık yağmur tekrar başlıyor. Tedbirliyiz ama. Yağmurluklar hazır, ben zaten çantalara hareket etmeden önce kılıfları takmıştım, Firu’nunki kendinden yağmurluklu. Üstümüze de, pantolon ayakkabı dahil, giyince su altında bile binebiliriz artık bisiklete :))

Kefken sonrası ilk geçeceğimiz köy Cebeci. Sokak temizleme makinesinin peşine takıldık gidiyoruz. Ohh, adam temizliyor yolumuzu biz peşinden. Islak ve çamur olan bu yolda böyle bir temizliğin arkasından gitmek zevkli oluyor. Ama sapağı kaçırıyoruz. Sormasak gideceğiz Cebeci’nin çıkmazına. Neyse vaktinde doğru yolu öğrenip ayrılıyoruz buradan.

Bayramın ilk günü, yollarda araba çok, insanlar da bayramlaşmak üzere çıkmışlar. Her girdiğimiz köyden yol sora sora ilerliyoruz. Biraz karışık bir bölge. Kandıra üzerinden de gitmek istemiyoruz. Bu yol harika çünkü. Köy içlerinden geçiyor, fazla araç yok. Sırasıyla Çamkonak, Akçabeyli, Karaağaç, Arifağa, Ortaköy, Başoğlu, Camitepe geçilecek.

Gök yüzü açıyor, üstümüzdekiler fazla gelmeye başladı. Terletti de, naylon torbanın içine girmiştik. Zaten soyununca acaba giymeyip yağmura mı ıslatsak yoksa ter mi daha iyi diye düşünmeden edemiyorsun. Sırılsıklam olmuşuz terden.

Karaağaç köyünde bir mola, karnımızı da doyuralım, biraz da çay ve soda. Bakkal tek domatese para istemiyor. Çay da soda da 50 krş burada. Kahve insanla dolu, çoğu okey oynuyor, kimi derin sohbette.

Yolda gördüğümüz erik ağacında durarak göz hakkımızı alıyoruz. Kırmızı kırmızı erikler, ağacın üstü dopdolu. Ye ye doyamıyorsun. Sağda bir yol ayırımı, Acarlar Gölü Longoz Ormanı (34,9 km/13.30). Burası da gidilecek görülecek bir yer olmalı. Belki başka sefere.

Acarlar Longozu, İğneada Longozundan sonra Türkiye'de ikinci büyük, tek parça halinde ise en büyük longoz. Longozlar, kendilerini besleyen akarsuların yer altında oluşan setler sebebiyle akamayıp gölet oluşturması ve ormanların bu sularla kaplanmasıyla oluşuyor. Bir başka deyişle tabanı göl olan orman. 12 km uzunluğunda, 1 ile 1,5 km genişliğinde, denize 2 km mesafede.

Acarlar Longozu












[e], 36,8 km/13.40/2. çentik. Köy yolundan ayrılıp ana yola bağlandık. Burada trafik bir hayli artıyor. Benzincide içilen bir aysti ve Karasu yönünde devam ediyoruz. Sakarya nehrini bir köprüyle geçiyoruz. Sakarya da ne uzun bir nehir. Kızılırmak ve Fırat’tan sonra üçüncü. Nehir, ismini Yunan Mitolojisindeki nehir tanrısı Sangarius'dan almaktadır. Uzunluğu 824 km olup, beslenme havzasının genişliği 58.160 km2. Sakarya nehri havzasında şu dokuz ilin toprakları bulunmaktadır: Sakarya, Bolu, Ankara, Eskişehir, Bilecik, Bursa, Kütahya, Konya, Afyon. Sakarya nehrinin kolları: Porsuk Çayı, Ankara Çayı, Mudurnu Çayı, Koca Çay, Kirmir Çayı, Çark Suyu ve Darıçay Deresi'dir. Önce İç Anadolu’ya doğru akar sonra Kızılırmak'ın tersine bir kıvrımla, kuzeye döner, Polatlı yakınlarında en büyük kollarından biri olan Porsuk Çayı'nı ve Ankara Çayı'nı alır. Geyve Boğazı'ndan geçer ve Karasu'dan akarak Karadeniz'e dökülür.

Karasu bir hayli hareketli. Sahil boyunca giden ana cadde üzerinde her şey. Fazla kalabalık bir trafiği var. Biraz da bayramdan mıdır herkes abartılı sürmekte-dolaşmakta. Anlaşılan Ramazan Bey fazla sıkmış buraları! Nerede kalacağız diye sorarken Okka Cafe’de içilen 2 filtre kahve ve frambuazlı çiizkeyk (cheesecake), öğrenilen bilgi sonucu Maden Deresi denilen mesire yeri ortaya çıkıyor. Firu çok istiyor dereyi. Dere dere diye tutturuyor :)) Kafe sahibi bey bize yardımcı oluyor ve telefonunu buluyor mekanın. Arayıp Soner Beyden yerle ilgili bilgi alıp çadır kurabileceğimizi öğrenince burada kalmaya karar veriyoruz. Kafe sahibi 4. Mustafa Beye teşekkür edip pedallara yeniden basıyoruz.

2 km kadar Akçakoca yönüne gidip sağdan dar bir yoldan Maden’e doğru çıkıyoruz. Bir de şelale varmış burada. Kuyumculu geçiliyor. Yol dar, yer yer daha da dar ama sıkıntı yok. Giden gelen araba çok. Yol üzerinde yenilen 2 haşlama mısır ki tadı şeker gibi ve 9 km (+2 km) sonra varıyoruz hedefimize. [e], 73 km/16.30/3. çentik.

Antik Maden Deresi’nde 20 lira karşılığı kendimize çadır yeri arayışındayız. Bir hayli kalabalık var. Herkes mangal durumunda. Duman basmış ortalığı. Top sahası etrafını dönüp, WC’lerin yakınında bir seçenek var. Veya kütük evlere yakın bir yer olabilir. Ama öyle veya böyle bize şarj için elektriğe yakın yer lazım.

Lokanta arkasındaki bitmemiş otel binası yakınında çadırı kurup akşam yemeğine geçiyoruz. Mıhlama+karışık salata+menemen+künefe ve bolca çay=35 TL. Bu mesire yeri tapulu, bir kişiye aitmiş, İbrahim Sapan. 45 dönümlük bir alan. Soner Bey de onun adına çalışıyor, yönetimini yapıyor. Karadenizli, sanırım Trabzonlu. Cana yakın, samimi.








Maden Deresi, Sakarya'nın Karadeniz kıyısında yer alan Kocaali ve Karasu ilçeleri arasında yer alır. Bazen Kocaali bazen de Karasu topraklarında aktığı görülür. Kaynağını Çam Dağından alır, kuzeye doğru akışa geçer. Uzunluğu 30 km’dir. Tabiat Parkı yapılması için teklif edilmiştir. Osmanlı Devletinin son zamanlarında bir Fransız firma tarafından maden (kurşun, boraks, çinko ve altın) çıkarımı yapılmış, firma madenleri terk ederken galerileri patlatarak ayrılmıştır.

Bize tesisi teslim edip gidiyorlar. Bir nöbetçi, bir de yanık ışık bırakıyorlar. Duş yok ama WC temiz. Yıkanmasan da silinebilirsin. Yağmur ihtimaline karşın çantaları ve bisileri kapalı mekana çekiyor, sonra temiz bir uyku çekmek üzere çadıra çekiliyoruz.

Yarın Akçakoca’ya gideceğiz.









Kumcağız – Cebeci – Karaağaç – Başoğlu - Karasu - Maden Deresi

Tur tarihi: 5 Temmuz 2016
Kat edilen mesafe: 78,63 km.
Ortalama hız: 15 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 5 sa.14 dk., dışarıda geçen süre 7 sa. 47 dk.  
En yüksek sıcaklık 35 ˚C, en düşük 24 ˚C, ortalama 28,3 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 717 m., kaybı (iniş) 670 m.
En düşük irtifa 9 m., en yüksek 114 m.

Garmin yol bilgileri Kumcağız-Maden Deresi

Tur bilgisi: Yol asfalt, bazı bölümler eskimiş köy yolları. Karayolunda trafik var ancak Karasu’ya kadar bu yolda tırmanış yok, Karasu’ya yaklaşılınca güvenlik şeridi başlıyor. Maden dersine yükselerek çıkılıyor. Yol dar, yer yer tırmanışlar var, sert olmayan.
Kamp: Antik Maden Deresi Turistik Tesisleri, 0533-575 3014, Soner Kazancı.

Kamp, Kumcağız


Sefa Bahçesi Cafe, Kumcağız



Kumcağız    














Sakarya Nehri, Karasu






Karasu Deresi, Karasu







Muhlama+Salata, Antik Maden Deresi 


Künefe, Antik Maden Deresi 





















































5. gün (devamı) Maden Deresi-Akçakoca 3. gün (öncesi) Ağva-Kumcağız





[bisikletle]Türkiye: Safranbolu’da Zaman (İstanbul-Safranbolu)

İstanbul-Kumbaba = 78,68 km
Kumbaba–Ağva = 34,36 km
Ağva–Kumcağız = 52,12 km
Akçakoca-Ereğli = 47,84 km
Ereğli-Devrek = 66,59 km


Genel Toplam = 507,46 km