23 Eylül 2015

Riva, “Hav Hav”

Havalar artık tam bisiklet kıvamında. Aşırı sıcaklar gitti, arada güneşin yüzünü gösterdiği, rüzgarın çok olmadığı az bulutlu bir mevsimdeyiz. Riva bisiklet için hep güzel bir menzil olmuştur. Gidiş gelişi 85-90 km tutan, 3 güzel rampası olan, boğazla başlayıp boğazla biten, otoyolun kaymak gibi asfaltında performansını ölçmek, rampada tırmanışını göstermek, bayır aşağı ne kadar cesur olduğunu kanıtlamak isteyene, her çeşide imkan sunan bir rota.

8.30, Üsküdar’dan hareket saati. Bugün aramızda Nurhan da var, yeni arkadaşımız. Gerçi biz yeni tanıyoruz, diğer arkadaşlar önceden tanışıklar. 8 kişi Beykoz Akbaba’ya pedallıyoruz. Candan, Nur, Levent, Serhan, Haldun, Mehmet, Nurhan ve biz. Günün ilk pedalları için keyifli bir başlangıç, Boğaz yolu. Ara sıra hafif çıkışlı ama genelde düz. Sabahleyin de bomboş (siz burayı bir de dönüş saatinde görün).

Akbaba ilk mola noktamız. Güzel şirin bir köy. Karşılıklı 2 kahvesi var. Bu sefer bahçe içinde olana yerleşmiyoruz. Aslında sürekli tek esnafa dadanmamak lazım. O da kazansın, diğeri de. Sonuçta 8 kişi yarım saat içinde nereden baksan 20-25 çay veya benzeri içecek tüketmekte.

Kahvaltı eşliğinde Candan ve Nur’un son gezilerini dinliyoruz. Çok keyifli geçmiş. Hem anlatılanlardan hem de ikisinin yüzündeki mutluluktan anlaşılıyor. Yolda olmak güzel bir duygu. İçindeyken yer yer sert-çetin parkurlar olsa da sonrasında maceraya dönüşüyor ve yaşanmış olarak anılara yazılıyor.

Nurhan da keyifle bisiklete biniyor. Serhan ve Haldun’la pek çok günlük ve gecelemeli turlara katılmış. Yani tecrübesi var.

“Cehalet çok ağır bir yüktür.
Ama taşıyan hissetmez.”

Valeriu Butulescu










Valeriu Butulescu (d. 09.02.1953, Preajba köyü, Gorj ili, Romanya). Romanya Yazarlar Birliği üyesi şair, romancı, çevirmen ve aforizma yazarıdır.
Kaynak Vikipedi

Aforizma, çeşitli konulardaki düşünceleri, kesinlikle bilinmesi gereken kural ve özellikleri birkaç kelime ile öz ve ahenkli olarak anlatan cümle, bir çeşit vecize veya bir slogandır. Sözcüğün kökeni Latincedeki "aphorismus" sözcüğünden gelmektedir.
Kaynak Nedir

Dereseki sonrası bir tırmanış vardır. Hafif hafif başlar ama sonra sertleşir. Candan %12-13’lerden söz ediyor. Ama sonrasında Riva otoyoluna kadar müthiş bir keyifle inersin.

Riva yolundayız, üçüncünün inşaatı buraları da gasp etmiş. Kocaman taşıyıcılar dikilmiş. Üzerinden dev yollar geçecek. Araçlardan çıkan egzoz, kurşun bu güzelim bölgeye yağacak. Yağmurla yer altı sularına karışacak ve 10 sene sonra Alibahadır köyünde kanser vakaları çoğalacak. Bu kaçınılmaz bir durum. Ne topraktan ürün alacaklar, ne atlarını otlatacaklar.

Riva’da minik kahveye yerleşiyoruz. Mehmet karnını doyurmak için yer arıyor. Soda ayran karışımı herkesçe çok seviliyor, bolca içiliyor. Sohbetin tek konusu bisiklet. Hangi teknisyen daha iyi, kim neyi nasıl pazarlıyor, yol bisikletinin lastik havasını bilmeyen, jant teli koparsa akort ayarı nasıl olur...

Uykumuz gelmeye başlıyor, rehavet çöküyor. Haydi yola!

Neden esneriz? Ağızlarımızı yavaş bir biçimde güzelce açmamızı, ciğerlerimizi doldurup boşalmamızı zorlayan nedir? Esnemek uykusuzluktan mı kaynaklanıyor sıkılmaktan mı? İngiliz bilim insanı Nick Knight’a göre esnemek yalnızca yorgunluğa ya da sıkıntıya işaret olmaktan daha karmaşık bir refleks. Dr. Knight esnemeyi üç teoriye dayandırıyor. Biri bedendeki karbondioksit birikmesi. Bir diğeri düşen konsantrasyonu artırmak için bir girişim ve son olarak da ısınan beyni soğutmak için bir makine işlevi görmesi. Ancak uzman, esnemenin neden bulaşıcı olduğu sorusunun henüz yanıtsız kaldığı ve araştırmaları bu yönde  derinleştirdiklerini de ekliyor.
Kaynak Cumhuriyet

Dönüş yolumuz Alibahadır içinden geçip Mahmut Şevket Paşa’ya uğrayacak. Çok yakın olduğundan Alibahadır’ı pas geçiyoruz. Gelmeyeli burada köy meydanına dev bir cami inşaatına başlamışlar. Yani bir oran vardır. Binaların oranı gibi. Bunlar minicik köye dev cami dikiyorlar. Köyün dokusuna ters. Bu ne meraktır?! Her yere cami. Çamlıca tepesine dikilen! Hiç bir mimari değeri olmayan beton yapılar. Ortaçağda kaldılar, 2015’e gelemediler :((

MŞP girişinde İSKİ çalışma başlatmış. Yolu yandan vermişler. Bizler çukurların kenarından tümseklerin üzerinden velespitleri atlatarak geçiyoruz. İş bir hayli büyük gözüküyor. Uzun süreceğe benzer.

MŞP’de Anıt Ağaç altındaki kahve daimi uğrak yerimiz. Bahçesi geniş, bisilere yer var. Acıkanlar, susayanlar... çaylar 75, soda, ayran 1 lira.

İkinci rampamız burada. Hani ağır ağır çıkıyorsun. İyi yanı dolanarak gidiyor olması. Yani dümdüz dik rampayı çıkmak çok daha zor. Dönerek eğimi hafifletiyorsun.

Ve kısa bir iniş sonrası Zerzevatçı’ya sola dönüverdik. Bu bölge her yer tarla, bahçe, kümes, ağıl. Yani tezgahlarda sebze, yumurta, süt, ekmek bolca. Levent de karalahana yaprağı alıyor. Biz de ekmek. Sadece biz değil Candan+Nur da ekmek alıyor. Mayasının bir özelliğinden söz ediyor bakkal ama tam anlayabilmiş değilim. Taş fırın, yapışmasın diye altına asma, pancar yaprağı koyuyorlar.

Zerzevatçı 3. molamız. Camii yanındaki kahve artık bizi tanıdı. Kahveci genç de keyifli biri. İlk zamanlar kahve yapamıyordu, öğrenmiş, nefis bir sade hazırladı bana. Yalnız 3 soruyu peş peşe sormayacaksın. Tabii bizimkiler; çay kaça, ayran kaça, büyük kaça, soda kaça... kafasını karıştırdılar. Karışık kafa ayranı 2 lira yapmış bu hafta. Ağzına kadar dolduruyorum diyor :))

Twitter'ı etkin kullanımıyla bilinen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek adına açılan bir hesaptan Ankara Halk Ekmek Fabrikası Genel Müdürü Ali İlkbahar’ın “hav”latılması sosyal medyada günün konusu oldu.
Kaynak Hürriyet











3. rampamız Görele. Bu da baymayan cinsten. Sonrasında Acar villaları önünden Kavacık’a  gidiyoruz. Burada 4 ayaklı dostlarımız bizi yüksek sesle karşılıyorlar. Hep bir ağızdan “dolar oldu 3 lira” diye havlamaktalar.

İhsan da artık aramızda. Görele’de buluşup 9’lu olarak pedallıyoruz.

İnişte sağdaki incirci bir yol tarifi veriyor, Yenimahalle’ye çıkan, “buradan rahat gidersiniz”. Anladığım kadarıyla dediklerini yapıyoruz ama ya mahalleyi göremiyoruz. Ya o başka bir şey anladı ya da biz. Ama bu durum yolun bir bölümünü tersten, kaldırım üzerinden biraz akrobatik geçmemize neden oluyor.

Sahil yolu dolmuş, sabahki durumun tersi. Biraz ortadan, biraz sağdan kaçarak Kuzguncuk son mola noktamıza varıyoruz. İskele önündeki küçük bahçe dolu. Kuzguncuk bilinçli bir mahalle. Sanatçısı, yazarı, çizeri... aydın insanların çok olduğu, güzel kafelerin, lokantaların, fırınların, galerilerin bulunduğu bir muhit.

Üsküdar Nurhan ve Levent’in ayrılma noktası. Bizler de Kadıköy’de içilen meyve suları sonrası dağılıyoruz. Evli evine yolcu yoluna.

Haydoy’a yapılan bağışlar için teşekkürler.
















Riva: Üsküdar-Beykoz-Akbaba-Dereseki-Riva-Alibahadır-MŞP-Zerzevatçı-Görele-Kavacık-A.Hisarı-Kuzguncuk-Üsküdar-Kadıköy

Tur tarihi: 20 Eylül 2015
Kat edilen mesafe: 87,77 km.
Ortalama hız: 11,9 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 7 sa. 24 dk., dışarıda geçen süre 11 sa. 1 dk. 
En yüksek sıcaklık 33 ˚C, en düşük 21 ˚C, ortalama 26,3 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1587 m, kaybı (iniş) 1588 m.

Garmin yol bilgileri Riva HavHav


 

























































Video katkıları için Haldun’a teşekkürler.