23 Haziran 2016

[bisikletle]Türkiye: Güney (Beyşehir-Derebucak)

27 Mayıs 2016, Cuma / Beyşehir – Derebucak,  46 km. (18. gün)

Oteldeki kahvaltıyı yiyip 9.20 gibi ayrıldım. Hava bana biraz serin gözüküyor. Bacaklıkları ve yeleğin kollarını bugün takıyorum. Biraz sıcak olsun. Yağar mı yağmaz mı durumları da var. Gerçi yerli meteo bölgeye yağış diyor ama Accu ve W.Blue demiyor. Yerli biraz fazla genel konuşuyor.

Bugün Derebucak hedefim, 45 km gibi bir uzaklık. Fazla sert olmayan bir yol gözüküyor. Bir iki tırmanışı var ama.

Göl kenarından dümdüz pedallıyorum. Trafik az, yol geniş, rahat rahat. Sağda bir kıyı düzenleme çalışması sürmekte. Sanırım belediye gölün kıyısını kullanıma açacak buralarda. ÖE solumda, geçiyorum. Güzel bir yerde, göle bakam bir bina. 4 km kadar dışarıda. 1 saatlik yürüyüş demek, şehri dolaşamazdım burada kalsaydım. Beyşehir’den 6 km uzaklaşınca sağda bir karavan-kamping alanı var, Ada Restaurant-Camping&Caravan (0332-528 9093). Faal mi anlayamadım ama sezonunda mutlaka faaldir. Sanırım şimdi de kalınırdı. Bir 7 km daha gidince, yani 13. km’de ikincisi geliyor, Atapark Camping (0532-595 0285/0332-528 9095/www.ataparkbeysehir.com). Burası daha faal gözükmekte. Plajı da var.

Göl bitip dağlar başlıyor. Çok güzel bir manzara önümde, yeşilin tüm tonları dedikleri cinsten. Bulutlar da iri iri gökte, hareket katıyor. Sürüsünü otlatan çoban, onda bile cep telefonu var. Olmayan kalmadı herhalde. Soldan ayrılan köy yolları ve Üzümlü sapağı (19. km) geçilip (burada çeşme var) hafif tırmanışlar başlıyor.

Tepeyi geçip inerken karşıdan 2 bisikletli görüyorum, rucumbent tarzı, yani yatarak kullanılan. Önde erkek, arkadan kadın geliyor. Tam bunların resimlerini çekeyim derken yolu geçip bana gelmezler mi? İngilizceyle tanışıyoruz. Fred&Ophelia, Fransızlar, Çine gidiyorlar. Harika, onlar da ilk defa bisikletli görmenin sevincini aktarıyorlar. Hemen samimi oluyoruz. Sanki eski bir arkadaşına rastlamışçasına bir muhabbet. Kuşadası’ndan girmişler TR’ye. Erzurum’da İran vizesi alıp devam edecekler, haliyle Fransız olunca Kapadokya ‘le must’ oluyor. Pratik bilgiler veriyorum, muhtar, ÖE gibi. Yarım saatte yakın bisiklet üstü konuşuyor, fotolar çekiyor, adresler veriyoruz. Vedalaşıp, onlar Beyşehir’e doğru ben de Derebucak’a doğru yollarımıza dönüyoruz. Buradan sitelerine bakabilirsiniz. 


Kolay pedallanan bir yol. Trafiği yok, sakin keyifli bir coğrafya. Tamamen kendinle kalıyorsun. Etrafı seyrede seyrede sürüyorum. Takviyeye fazla ihtiyaç olmuyor. İlk çentik ancak 45. km’de kayboluyor, [e].

Yol büyüsü öyle bir baş döndürmüş ki Derebucak sapağı önüme çıkınca aaa oldum (12.25/45,3 km). Ana yoldan ayrılıp 1 km kadar içeriye girdim. Belediye solda, hükümet konağı sağda. Fatih Bey 4. kattayım demişti. Ona çıkmadan şöyle bir ilçenin durumuna bakmak için uzanıveriyorum. Küçük bir yere benziyor, gözler üstümde, fark ediyorum. Aaa ne güzel, bugün pazarı da var buranın, çok severim. Eski evler taştan, bazılarına ek yapmışlar, ihtiyaçlarına göre. Çok da yıkılmış ev var. Onun dışında her şey yenilenmiş. İstiklal savaşı şehitleri için bir abide dikkat çekiyor.

Kaymakamlık ve emniyet aynı binada. Kapıda bir bey, Lokman Bey, bisikletten beni tanıyor, “sizinle ben ilgileneceğim misafirhane için, öğle tatili sonrası” diyor. Saatler de 1’e gelmekte. Ben de bisiyi gölgeye çekip bank üzerinde dinlenmedeyim. Bir polis memuru ile uzunca sohbet ediyoruz, Samet Bey samimi konuşuyor, “ağaçtan düşme dışında sakin burası”. Nusaybin’den gelmiş 2 sene önce. Daha sonra bisikletin uyandırdığı merak sonucu binanın tüm memurlarıyla tanışıyor, sohbet ediyoruz. Fatih Bey özel kalem, yani kaymakamın sekreteri. Karpuzlar ikram ediliyor, rotalar konuşuluyor, meraklar gideriliyor.

Misafirhaneye yerleştim, öyle fazla şey beklemeyin demişti Fatih Bey. Evet ama, en azından bir dam. Sıra karnımı doyurmaya geldi. İlçeye iniyorum. İniyorum derken yokuş olduğundan yoksa 5 dakika mesafede bile değil her yer. Tek bir lokanta var ‘Derebucak Lokantası’, bana da kuru veya nohut düşüyor. Ama önce şu pazara bir bakayım. Minicik, tam ilçe büyüklüğünde, tekstil kısmı sebze kısmından büyük. Şu biberler de acıya benziyor. Belki lokantada da vardır. Akşehir’deki neydi öyle, hıçkırığa boğuldum.







Az pilav+nohut+az yoğurt+salata=10 TL (Derebucak Lokantası). Bu klasik oldu, fiyatları karşılaştırabiliriz. Şimdi sıra güzel bir kahvede. Acaba hangisine girsem. 3 tane var. Biraz daha oyalanayım, pazara bir göz daha atayım. Dalıp 1-2 foto sırasında karşı kahveden atılan laf, “hans, kom her”. Anlaşılan Alamancı var burada, gerçi kaymakamlıkta söylemişlerdi, çoğu İsviçre’ye gitmiş, burada sadece yaşlılar kalmış. Ben de Hans değil Mustafa olduğumu anlatmak için yanlarına gidiyorum. Ve bu olay beni Mehmet Bey ile tanıştırıyor. İsviçre’de çalışmış, alamancası var. Bol sohbet birisi, karşılıklı hayatımızı özetliyoruz. Sonra arabasıyla, ki 4x4 bir Kia ile Derebucak turu atıyoruz. Önce bostan dediği bahçesine, patates, domates, fasulye ekmiş kendine. Sonra kovanlarına, daha yeni başlamış bu işe, balını sonbaharda kesecekmiş. Ve kahvede oturduktan sonra dağlara çıkarıyor beni, baraja gidiyor, mangal köşesini gösteriyor. Bol su var etrafta, barajı Beyşehir Gölü’nü desteklemek ve bu bölgeyi sulamak için kurmuşlar.

Mehmet Bey’le uzunca vakit geçirdik. Renkli bir kişilik, konuşkan esprili, yer yer muhafazakar. Telefonlar alındı verildi. Ve tekrar karşılaşmak dileğiyle ayrılındı. Misafirhanedeyim, gezi notlarını, fotoları vs aktarıyorum.

Derebucak’ın kuruluş yılları Anadolu Selçuklu Devleti'nin egemen olduğu dönemlere rastlamakta. İlçede en göze çarpan tarihi kalıntılar Suluin Mağarası'ndakiler. Bu mağaralarda Aziz ve Azizelerin bulunduğu 14 fresko bulunmakta. Söz konusu mağaralar koruma altına alınmış. Yine Taşlıpınar Hitit kabartmalarının ne zaman yapıldığına ilişkin kesin tarih bilinmemekte.

İlçe 1927 ve 1955 yılları olmak üzere iki defe büyük yangın geçirmiş. Yurtdışında en çok işçi çalıştıran ilçelerden biri olan Derebucak’ta Tarım Kredi Kooperatifinin yanı sıra bir adet av tüfeği üretim pazarlama kooperatifi (Gencek) mevcut. Tahıl üretiminin yanı sıra sebze ve meyvecilikte hemen her tür sebze ve meyve yetiştirilmekte. Ayrıca seracılıkta da büyük gelişme var.  









Beyşehir–Akçabelen-Derebucak

Tur tarihi: 27 Mayıs 2016
Kat edilen mesafe: 46,86 km.
Ortalama hız: 18,9 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 2 sa. 28 dk., dışarıda geçen süre 3 sa. 20 dk.  
En yüksek sıcaklık 27 ˚C, en düşük 16 ˚C, ortalama 20,1 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 443 m, kaybı (iniş) 339 m.
En düşük irtifa 1124 m., en yüksek 1299 m.

Garmin yol bilgileri Beyşehir–Derebucak


Tur bilgisi: Kolay pedallanan, 1-2 tırmanışı olan bir yol. İlk 23 km’de 1143 m’den 1220 m’ye çıkılıyor. Sonra tekrar 1129 m’ye inilip 1292 m’de zirve yapılıp, 1235 m’deki Derebucak’a varılıyor.

Derebucak Belediye 0332-5371493 ve 96
Derebucak Kaymakamlık 0332-5371497

















Fred ve Ophelia ile









Derebucak 














Derebucak Lokantası, Derebucak








Derebucak Barajı, Derebucak


Mehmet Bey ile, Derebucak
       












































19. gün (devamı) Derebucak–Ormana – 17. gün (öncesi) Şarkikaraağaç–Beyşehir