16 Kasım 2016

Alibahadır, Yağmurdan Sonra

Yağmurdan sonra
Dururdu pencerede
Bakardı denize
Islanan ağaçlara

Bir çocuk evden çıkar
Seslenir arkadaşına
Saçaklardan kuşlar
Beklerdi çağırır biri diye
Necati Cumalı

Sabah kalktığımızda yoğun bir yağmur vardı. Ancak 1 saat sonra kesilince yeniden umutlandık. Grupla WA üzerinden haberleşerek buluşmayı 1 saat öteleyerek 10.15’e aldık ve Beylerbeyi’nde toplandık. İhsan, İnci, Levent ve Mustafa E. gelmişlerdi bile. Alibahadır-Mahmutşevketpaşa-Zerzevatçı güzergahını pedallayacağız. Beykoz’a kadar sohbet ede ede sürdük. Burada Kamil ve Gültekin de katılınca 8’li olarak Akbaba’daki kahvaltı sofrasına yerleştik. Fırından alınanlarla yanda getirilenler birleştirilince oldukça zengin bir karışım çıktı.

Yapımına 2015 yılında başlanan Çubuklu-Kanlıca sahil yolu projesi tamamlanarak halkın kullanımına açıldı. Boğaza kazıklar üzerine yapılan bin 300 metre uzunluğundaki yol 10 metre genişliğinde. Üzerinde balık tutma alanları bulunuyor. Böylece balık tutanlarla yürüyüş yapanların birbirlerini rahatsız etmeleri engellenecek.

Ayrıca kazıklar üzerine inşa edilen platformda bisiklet ve yürüyüş yolu bulunuyor. Projenin ikinci etabında kazıklı yaya yolu Paşabahçe’ye kadar uzatılarak uzunluğu 3 kilometrenin üzerine çıkarılacak. Proje kapsamında yüzer marinalar da inşa edileceği öğrenildi denilmekte. Ne var ki gerçek böyle değil. Balık tutanlardan dolayı değil bisiklete binmek yürümek bile mümkün değil. Bir de İstanbul’un tüm bisiklet yollarındaki durum burada da geçerli; aniden başlayıp aniden bitiyor. Besbelli ki bu yolları laf olsun torba dolsun diye yapıyorlar.







Sabahki yağışın ardından hava açmaya, hatta ısınmaya bile başladı. Hele de güneş yüzünü gösterdiğinde oldukça keyifli ve neşeli oldu. Ara sıra esen sert rüzgarlar hariç.

Bu yolun devamı Dereseki’den tırmanmaya başlar sonra Alibahadır’a kadar inersin, hafif bir tırmanış vardır sadece (Riva’ya kadar gidebilirsin). Sonrası MŞP’ya kadar düzdür ve keyifli bir köy yoludur. Asfaltı da kaymaktır. Bu bölge de karşı yakadaki bölgeler gibi “üçüncü” denilen havaalanı ve köprü nedeniyle oldukça fazla tahribata uğradı (ve uğramakta). Daha tam açılmadı ama şimdiden sonucun ne olacağı belli bile. Bu kadar aracın geçtiği bir bölge 10 yıl içinde tarım arazisi olmaktan çıkar, imara da açarlar ve sonunda betonlaşarak ölür. Bir de ses kirliliğini düşünün. Geçen araçların uğultusu insanı deli eder. Zekeriyaköylüler ses bariyeri yapılması için imza kampanyası başlatmışlar bile.

Aibahadır köyü Riva yolu üzerinde Beykoz’a bağlı, şimdiki adıyla mahallesi. Köyün isminin nereden geldiğine ilişkin birkaç rivayet mevcuttur. Köylülerin ifadesine göre köyde yüzyıllar önce Allah dostu iki veli zat yaşarmış. Birinin ad Ali, diğerinin Bahadır’mış. Dolayısıyla köyün isminin bu iki zatın isimlerinden birleşiminden oluştuğu söylenmektedir. Birbirine yakın zamanlarda hayata veda eden bu iki ulu kişinin kabirlerinin şu anda köy mezarlığında yan yana olduğu da söylenmektedir. Bir diğer ifadeye göre köyün ismi Çayağzıköyü Kalesi’nin fethinde şehit düşen Ali Bahadır isimli kumandandan gelmektedir.

Köyle alakalı ilginç bilgilerden biri de, burada Yunan alfabesi ile yazılmış mezar taşlarının bulunmasıdır. Eski mezarlık, köyün tarihinin daha önceki dönemlere götürülebileceğinin işareti olarak karşımıza çıkmaktadır. Her ne kadar köye kimi zaman çeşitli tarihi kalıntılara rastlansa da, bunlardan yola çıkarak henüz köyün geçmişini aydınlatmaya yönelik yeterli araştırmalar yapılmamıştır. Ancak Yunan alfabesiyle yazılan mezar taşları köyde geçmişte Rumların yaşadığına dair önemli ipuçları vermektedir.

Ali Bahadır Köyü uzun yıllar üzüm bağları ile meşhur bir yer olarak varlığını sürdürmüştür. Bu üzümleri İstanbul’un çeşitli bölgelerine satarak geçinen köy sakinleri zamanla zorunlu olarak hayvancılığa ve bahçe tarımına yönelmiştir. 1936 yılından itibaren köy ormanlarının kamulaştırılması üzüm bağlarının yetiştiği alanları daraltıp süreç içerisinde ortadan kaldırınca bu tarımsal etkinlik kendiliğinden sonlanmıştır.

Ali Bahadır Köyü’nün bir diğer önemli özelliği de mesire alanlarının yoğun olmasıdır. Çevre sakinleri İstanbul’un farklı bölgelerinden gelerek bahar aylarının ve yazın keyfini burada çıkartmaktadır. Köy, bahçe tarımında özellikle organik sebze ve meyve de İstanbul’un önde gelen köylerinden biri olmuştur. Son yıllarda iyice artan çiçek yetiştiriciliği de köy sakinlerinin gelir kalemlerinden biridir. Köyde çiçek yetiştiriciliğinde uzmanlaşmış aileler bulunmaktadır.

Yakın zamanda kahvaltı ettiğimizden Alibahadır’da durmayıp  M.Şevketpaşa’ya devam ettik. Burada acıkanlar lokantada karınlarını doyurdular, tok olanlar kahveye yerleşti. MŞP sonrası bir tırmanışın ardından Zerzevatçı gelir ve daha hafif bir tırmanışla Görele, devamında Kavacık üzerinden A.Hisarı’na inersiniz. Acarlar Villaları sonrası yolda genişletme çalışması yapılmakta. Yeni asfalt dökülmüş. İyi olmuş ama bakalım yol genişleyince rahat mı edeceğiz yoksa eskisini mi arayacağız? Zaman gösterecek.

Sahil yolu feci kalabalık olur dönüş saatinde. Artık nasıl kullandığınıza bağlı. Cesaretiniz varsa ortadan, yoksa sağdan gidersiniz. Ama açılacak kapılara çok dikkatli olun.

Bakalım bu belgeseldeki mekanları tanıyacak mısınız?



Haydoy’a yapılan bağışlara teşekkürler.










Alibahadır, Yağmurdan Sonra: (Dudullu)-Beylerbeyi-Beykoz-Akbaba-Dereseki-Alibahadır-M.Şevketpaşa-Zerzevatçı-Görele-Kavacık-A.Hisarı-Kuzguncuk-Üsküdar-Kadıköy-(Dudullu)

Tur tarihi: 13 Kasım 2016
Kat edilen mesafe: 92,94 km.
Ortalama hız: 14,6 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 6 sa. 21 dk., dışarıda geçen süre 9 sa. 
En yüksek sıcaklık 21 ˚C, en düşük 15 ˚C, ortalama 18,2 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1602 m, kaybı (iniş) 1576 m.
En düşük irtifa 0 m., en yüksek 253 m.

Garmin yol bilgileri Alibahadır, Yağmurdan Sonra


























































Foto katkıları için Levent’e teşekkürler.


Bu bölgeye yapılmış geziler Paşamandıra, ±94, Riva, “Hav Hav”