20 Haziran 2017

[bisikletle]Türkiye: Hititlerin İzinde (Elbistan–Nurhak)

22 Mayıs 2017, Pazartesi / Elbistan – Nurhak, 42 km (16. gün)

Erkenden yola çıkayım. ÖE’de kahvaltımı edip, nöbetçi memurla ayaküstü bisiklet ve rampalar üzerine kısa bir bilgi alış verişi ve 8 buçuk gibi yoldayım. Hava kapalı ve serin, Adidas’ın kollarını takıyorum, üşüdüm. Tarif üzerine otoyola çıktım. Bisikleti gören gençler hemen rotalarını değiştirip yanımdan/uzağımdan beraber pedallıyor, durmuşsam yanıma gelip bilgi alıyorlar. Bugün Nurhak’a gideceğim, 45 km gibi bir mesafe. Yağmur olabilirmiş, meteoya göre. Kurtulamadık şu yağmurdan, kaç gündür kovalamaca halindeyiz.

Elbistan’ın 6 km çıkışında, solda kocaman bir çöplük. Demek yakarak imha ediyorlar. İl olmak isteyen bir ilçenin halen modern çöp tesisleri yok mu?

Arada yüzünü gösteren güneş adamın içini ısıtıyor. Araç trafiği çok yoğun değil, daha çok karşı yönden gelenler var. Yol tek şerit, asfalt 2. sınıf, güvenlik şeridi yok. (18.4 km/9.50/%20 tükendi). Etraf yüksek dağlarla çevrili, bazılarının tepeleri halen karlı. Görüntü çok etkileyici. Ama uzaktaki kara bulutlar da yaklaşıyor. Acaba ne olacak? Çünkü göğün bir tarafı açık, mavi, diğer yanı karanlık. Benim yönüm güney-güneydoğu şeklinde. Rüzgara karşı gidiyorum. Bu rüzgardan da kurtulamadık. Ne de kuvvetli esmekte. Eco yetmiyor Normal’le gitmekteyim. Yol kırıcı değil. Yavaş yavaş yükseliyorum sonra Nurhak’a doğru ineceğim.

Yol üzerinde mermer ocakları, kum eleyen bir işletme, 2 at, beni görünce meraklarından mı yoksa... geleceklerdi yanıma sanki. Bir keresinde Ballıca tarafında çok uzaklardan koşarak gelmişti bir at, kendini sevdirmek, okşatmak için. Sağda bir iş makinesi, saplanmış, yardım bekliyor. Hava 14,6°C, iyi ki kolları takmışım. Yolun yarısını geride bırakmışım bile. 23. km’de %40 tükeniyor. Normal’le gidiyorum, rüzgar var. Başka türlü gidilmiyor. Saat 10.05.

Buraları, eski zamanların Kayseri-Elbistan-Halep kervan yolu üzerinde bugün yıkık durumda olan pek çok han var. 1237 yıllarında yapıldığı düşünülen Zilli Han, Nurhak Hanı ve Çevirme Hanı. Elbistan’da çıkanlar bu hana uğrarlar ve geceyi burada geçirirler daha sonra Nurhak istikametinden güneye, ticari yolculuğa geçilir. Bu hanın da içinde yer aldığı, büyük bir külliye mevcut iken günümüze sadece harabeleri ulaşabilmiştir. Bu Han’la ilgili 1563 tarihli Maraş Tahrir Defteri’nde şu bilgilere yer verilmiştir. Elbistan Kazası’nın sınırında bulunan Til-Kebir köyünün geliri, Kanlı Beli, Göç Gören, Ağce Derbent ve Zilli Han üzerinden geçen Tarik-i ammın (halk yolu-kervan yolu) olması nedeniyle, Akçaderbent ve Zilli Han isimlerinde ki derbentleri korumak için avarız bırakılmıştır.

Sırasıyla 29,4 km/%60/10.25 ve 36 km/%80/10.45, bataryanın gücü tükenmek üzere. Azaldıkça desteği de azaltıyor, harcamayı kısmak için herhalde. İkinciyi takıyorum (39,5 km). (11.05/1551 m) tepeyi çıktıktan sonra da Nurhak levhası önüme çıkıyor. Gelmişim demek ki. Buraya kadar bir veya iki benzinci vardı ancak. Sağdakinde de market yoktu. İlçeye girmeden şu soldakine gireyim de bir soda içer biraz otururum. 45 km’dir pedallıyorum. Pişti(m).

Soda sonrası, uzundur lastiklerin havalarını kontrol etmemiştim, hazır şurada lastikçi var, bu işi de aradan çıkartırım. Evet 80’den 67/73’e düşmüşler. Hemen tamamlıyoruz. Sert lastik seviyorum. Çok daha iyi yuvarlanıyor.

Sonra tamirci ve yanındakilerle nerden-nereye muhabbeti içinde ÖE’de kalacağımı söylüyorum. Demezler mi, aha buranın üstünde. Evet yanına gelmişim bile. Amma velakin burası merkeze biraz uzak. Genelde merkezde olunca daha rahat oluyor dolaşmak. Evet ne yapsak, havaya bakıyorum, açık. Gölbaşı bir 50 km uzakta. Şimdi çekilir mi 100 km yol. Acelen mi var oğlum. Hadi bir çıkayım bakayım duruma.

Yerimi ayıran Sezer Bey yemek dağıtımına gitmiş. ÖE’ler, bazılarında mutfak olunca oraya buraya yemek veriyorlar. O şekilde de para kazanıyorlar. Öğle yemeği vakti, ilçenin çalışanları geldi. Bir hayli kalabalık oluyor lokanta.

Ancak bir sürpriz, bana ayrılan odada kalan çıkmadığından verilen odada WC dışarıda. Bu durum biraz can sıksa da yapılacak bir şey yok. Gideceğim yerlerin ÖE’lerini şimdiden arayıp bir durum değerlendirmesi, fiyat vs almakta fayda var. Odada bu işlere girişiyorum ve başka sürprizler çıkıyor karşıma. Gölbaşı’nda ÖE kapanmış. 2 otel var, belediye-kaymakamlık vs aranarak Balkan Otel’e bir rezervasyon yaptırıyorum, 80-TL O.K. 4 yıldızlıymış. Ehh, bir lüks iyi gelir. Adıyaman’a rezervasyon için para yatırmak lazımmış, 45-TL’yi EFT yapıyorum. Elazığ ÖE 29 Mayıs’a kadar dolu, alternatif yer bulmalıyım. Çelikhan’da kalacak tek bir yer yok. Kaymakamlığı arıyor ve konukevi için kaymakamın onayını bekliyorum. Kendisi ilçe dışındaymış. Yani evdeki hesabı çarşıya uydurma gayretindeyim.

Adını eteklerinde kurulduğu 3090 m yüksekliğindeki Nurhak dağından almış olan Nurhak ilçesi çok eski bir yerleşim yeridir. Tarihi İpek Yolunun içerisinden geçtiği bilinmekte olup, bölgede sırasıyla İlhanlı Devleti, Anadolu Selçuklu Devleti, Dulkadiroğlu Beyliği ve Osmanlı İmparatorluğu hüküm sürmüştür. Cumhuriyet döneminde, önceleri Elbistan İlçesine bağlı bir köy olan Nurhak, 1971 yılında kurulan belediye teşkilatı ile belde statüsünü, 1990 yılında da ilçe statüsünü kazanmıştır.

Odadan çıkıp ne göreyim; yağmur. Hem de en bereketlisinden yağmakta. Vay be oluyorum. 14 diyordu Meteoblue, tutturdu. İyi ki Gölbaşı diye çıkmamışım.

Dışarıda, yani kapalı terasta biraz bilgisayar işlemleri için takılıyorum. Elbistan’da tanıştığım ortaokul müdürü Eyüp Bey sürpriz uğruyor, burada görevli olduğunu söylemişti, unutmamış beni. Hoş bir sürpriz oluyor. Beraberinde anaokulu müdiresi Rumeysa Hanım ile. Birlikte Nurhak’ı gösterelim size ve bir yerde çay içer sohbete devam ederiz diye çıkıyoruz. Burası küçük bir ilçe ama %62 H’ci, ana yolu boyunca belediye ve bazı resmi binalar var, çabuk bitiyor turumuz. Sonra Nostalji Kafe’de kahve-çay eşliğinde devam ediyoruz sohbete. Anaokulları, bağımsız olanları hakkında, eğitim sisteminin yeniden ilk-orta-lise şekline dönüşmesi, ilçe belediyesinin CHP’li olduğu..., daha sonra aramıza katılan bir başka anaokulu müdiresi ve hemşire arkadaşları da dahil olunca, fal bakmaktan, hangi ilden adam çıkmaz, yemek yapmak, toplumsal değerler... gibi pek çok konu üzerinden geçiyoruz. Üç genç hanım ve müdür bey aydın, çağdaş insanlar. Özellikle hanımlara bu bölge dar gelmekte. Bir nevi mahrumiyet buraları genç aydın insanlar için. Ama idealleri var, memuriyette de tayin işlerinin nasıl yürüdüğünü bilirsiniz. Hele bu dönemde.

Bu konuşmalar sırasında rotada da bir değişiklik oluyor. Gölbaşı-Adıyaman devre dışı kalıyor. Nurhak’tan Doğanşehir’e kestirme bir yol varmış, 35 diyorlar ama 52 km. Bu da Çelikhan’ı pas geçiriyor. Zaten kaymakam nasıl karar verecek belli değil. Tek üzüldüğüm Adıyaman’ı görememem oluyor. Ama Nemrut turunu seneye planlıyorum. O zaman Adıyaman’ı da dahil ederim.

Peki kimlerdir Hititler? (13)

Ammuna, Hitit Erken Krallığın en kısa hükümdarlarından birisi olan Zidanta'nın oğludur. Ammuna tahta babasını öldürerek geçmiştir. Erken krallığın karanlık zamanlarında hükümdar olan Ammuna, gerek ülke içindeki iktidar savaşı gerekse dış düşmanlar ile savaşmak zorunda kalmıştır.

Ammuna hükümdarlığı süresince, içerdeki ve dışardaki bu sorunların yanında bir de tarım ve hayvancılığı etkileyen büyük bir kuraklıkla karşı karşıya kalmıştır. Ülke içindeki sorunlar yüzünden Aşağı Ülke'deki  bağlı krallıklar ve müttefik ülkeler Hitit Krallığından kopmaya başlamıştır.

İstanbul Arkeoloji Müzesi



















Ammuna krallığını savunmak için çaba sarf etmiştir, ancak doğudan gelen Hurri saldırıları ile Hititlerin elinde sadece başkent ve çevresi olarak kabul edilen "Çekirdek Ülke" kalmıştı.

Ammuna'nın ölümünden sonra yerine Huzziya geçmiştir.

Peki kimlerdir Hititler? (14)

Telepinu Huzziya’yı tahtan indirmiş ve kendini büyük kral ilan ederek tahta geçmiştir. Telepinu’nun iki hedefi vardı. Bunlardan ilki taht kavgalarını durdurmak, diğeri de krallığı güçlendirmek. Telepinu, Huzziya ve kardeşlerini öldürmemiş sürgüne göndermiştir. Bu daha önce Hititlerde görülmemiş bir uygulamaydı. Telepinu taht için sürekli kan dökülmesinin ülkenin yararına olmayacağını anlamış ve tahta çıkma hakkı için bir düzenleme yapmıştır.

Telepinu krallığı güçlendirmek için önceki Hitit Kralları gibi fetih gezilerine çıkmıştır. İlk olarak güneye, Karkamış'a daha sonra Aşağı Ülke olarak adlandırılan Maraşantiya (Kızılırmak) yayının güney ve güneybatısına yöneldi. Çekirdek Ülke ve Aşağı Ülke'ye tekrardan barış getiren Telepinu, hedeflerine ulaşmıştır.

Sürekli yaşanan taht kavgalarından doğan boşluktan Kizzuvanta bölgesi Hititlerden ayrılmış ve kendi başına bir krallık kurmuştur. Bu krallık Hititlerin Suriye’deki ticaret yollarına ulaşmasını engellemekteydi. 
Telepinu Kizzuvanta Krallığına saldırmamıştır. Bu krallığı Yakındoğu’da güçlenen Mitanni Krallığı ile arasında tampon bölge olarak kalmasının Hititler açısından daha yarar sağlayacağını düşündüğünden elinde güçlü bir ordu olmasına rağmen işgal etmemiştir.

Telepinu’nun ölümünden sonra Hitit tahtına Tahurvalli geçmiştir

Telepinu Yasası

"Birinci dereceden prens kral olsun. Birinci dereceden prens yoksa, ikinci dereceden bir oğul kral olsun. Eğer tahta geçecek hiç oğul yoksa, birinci dereceden prensesle evlendirilen kişi kral olsun."

Hitit Kralı Telepinu, taht için dökülen kanların ve bitmez tükenmez aile kavgalarının kargaşa yarattığını, devletin küçülüp yavaş yavaş çökmeye başladığına işaret ederek, bu yasanın uygulanmasını emretmiştir. Ancak Telepinu Yasasınını tamamen uygulandığını söyleyemeyiz.

Birinci dereceden prensler, kralın yasal eşinden doğan oğullardır. İkinci dereceden prensler, kralın yasal eşinden hiç oğlu doğmamışsa, kralın başka kadınlardan sahip olduğu oğullarıdır.










Elbistan - Nurhak
Tur tarihi: 22 Mayıs 2017
Kat edilen mesafe: 42,64 km.
Ortalama hız: 16,5 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 2 sa. 34 dk., dışarıda geçen süre 3 sa. 6 dk. 
En yüksek sıcaklık 23 ˚C, en düşük 14 ˚C, ortalama 17,5 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 600 m, kaybı (iniş) 327 m.
En düşük irtifa 1136 m., en yüksek 1548 m.

Garmin yol bilgisi Elbistan-Nurhak

Nurhak ÖE 0344-4712411










Yağmur olabilirmiş, meteoya göre. 
Kurtulamadık şu yağmurdan, kaç gündür kovalamaca halindeyiz



Hava bir açıyor bir kapıyor       



Normal’le gidiyorum, rüzgar var







Yağmur sonunda indi





























23 Mayıs 2017, Salı / Nurhak - II (17. gün)

Dünden biliyordum bugün tam gün yağmur olacağını. O nedenle hiç toparlanmadım sabah. Nurhak’ta ikinci günüm. Sabah alt kattaki kız yurdunda kalan öğrenciler kahvaltı salonunu doldurmuşlardı. Fazla odası yok ÖE’nin, 7 taneymiş. 8-9 da daimi kalanı var. Ben gelene kadar kahvaltıların çoğu tükenmiş, tam “sona kalan dona kalır” durumu. Bulduğumla yetiniyorum. Dışarıda yağmur güzel yağıyor. Kapalı terasta hem etrafı izliyor hem önümüzdeki günlerin konaklama yerlerini ayarlamaya çalışıyorum. Dün rezerve ettiğim yerleri önce iptal etmem gerek. Sırasıyla Gölbaşı’ndaki oteli, Adıyaman’daki ÖE’yi ki oraya avans da yatırmıştım. Sonra diğer ÖE, DSİ, TDDD, PE, PTT, KGM, otel... Anlayacağınız kamu kuruluşları, özel sektör vs. Bazılarında rezervasyon, bazılarından izin, bazıları tadilatta, bazıları açılmamış, yani kısaca hararetli bir telefon trafiği yapmaktayım. Yeni durumun oluşturduğu yeni rotalar, onların eğimleri, km’ler... Yani evdeki hesabı çarşıya uydurma işleri peşindeyim gene.

Nurhak, 70’li yıllarda, o günlerin devrimci hareketi içinde adı geçmişti. ÖE’nin penceresinden baktığımda ilerideki dağları gösteriyorlar. THKO’nun gerilla kampı İnekli Köyü yakınlarındaydı. Köyün muhtarı ihbarda bulunuyor jandarmaya. Etrafları sarılıyor ve girdikleri çatışmada öldürülüyorlar. Burada o günlere ilişkin ayrıntılı bir yazı okuyabilirsiniz “Nurhak Katliamı ve Sinan Cemgil”.

Sabahki hava değişmeye başlıyor, açıyor gök yüzü. Kara bulutlar yerini ak bulutlara ve mavi gökyüzüne bırakıyor. Yarın için hava müsait görünüyor. Ben de Doğanşehir’e pedallayacağım. Dağ yolu 50 km gibi olmalı.

ÖE’nin salonunda akşam için bir hazırlık var, ramazan öncesi öğrenciler mezuniyet balolarını yapmak istiyorlar. 2 hafta sonra kapanıyor MEB eğitimi.

Peki kimlerdir Hititler? (15)

II. Hantili, Alluvamna'nın oğludur. II. Hantili, Hükümdarlığı süresince uzun süre Hitit Çekirdek Ülkesi'nin kuzeyinde yaşayan Kaşkalar ile mücadele etmiştir. Orta Karadeniz Dağlarında yaşayan Kaşkalar, Hitit krallarının Güney'e yapmış oldukları seferlerde devamlı başkent Hattuşaş'a saldırmışlar ve ülkeyi yağmalamışlardır.

Kaşkalar, II. Hantili döneminde başkentin kuzeyinde bulunan Tiliura ve Nerik şehirlerini ele geçirmişlerdir. Kaşkalar'ın başkente bu kadar yakın yerde olmaları yüzünden II. Hantili çekirdek ülkedeki şehirlerin daha iyi savunma hattına sahip olması için şehirlerin surlarını güçlendirmiştir.

Kuzey'de durum böyle iken Güney'de Yakındoğu'da güçlenen Mitanni Krallığı, Hititleri tehdit etmekteydi. II. Hantili öncülü Ammuna gibi Kuzzivatna'yı tampon bölge olarak varlığını sürdürmesinin ülkesinin geleceği için önemli olduğunu düşünmüştür.


Yağan şiddetli yağmur sonrası hava açacak mı?


Nurhak dağları


Hava açtı J




Nurhak 


Buraya yağmur yağarsa dağlara kar yağar’mış




Müthiş




Bir kız var, şöyle endamı çıkmış bak    


Nurhak ÖE 
































18. gün (devamı) Nurhak–Doğanşehir - 15. gün (öncesi) Afşin-Elbistan




[bisikletle]Türkiye: Hititlerin İzinde


Sungurlu-Alaca = 51,37 km

Alaca-Boğazkale = 49,23 km

Boğazkale-Yozgat = 45,08 km

Yozgat-Sorgun = 38,20 km

Sorgun-Sarıkaya = 49,84 km



Kayseri-Bünyan = 48,46 km


Pınarbaşı-Sarız = 38,17 km

Sarız-Afşin = 71,15 km

Afşin-Elbistan = 45,39 km

Elbistan-Nurhak = 42,64 km

Nurhak-Doğanşehir = 58,78 km


Malatya-Kale = 46,47 km

Kale-Sivrice = 66,38 km

Sivrice-Elazığ = 32,60 km

Elazığ-Tunceli = 78,63 km