30 Ağustos 2017

[bisikletle]Türkiye: Çoruh Nehri Boyunca (Kumluca–Amasya) -B-


29 Ağustos 2017, Salı / Kumluca – Amasya, 54 km (30. gün) -B-

Blogspot sınırlı alan tanıdığından günün gezi notları bölünmek zorunda kalınmıştır. Öncesi için lütfen tıklayın.

Saat üç gibi piyasaya çıkıyorum. Cihan Bey’den (DSİ memuru) aldığım tariflerle yürümekteyim. İki caddemiz var demişti. Biri önümüzdeki, diğeri Yeşilırmak kenarındaki. Kargo şirketindeki hanımın tarifiyle de nehir kıyısına iniyorum. Muhteşem bir manzara. Yalı Evleri’ni duymuştum ama bu kadar görkemli olduklarını tahmin etmemiştim. İnci bir gerdanlık gibi Yeşilırmak’ın kenarına dizilmişler. Cihan Bey burada evlerin ve kiraların uçtuğunu söylüyordu. Bu güzellik her yerde bulunmaz tabii.

Soldaki Hatunca Butik Otel, acaba Nilgün’ün sözünü ettiği burası mı? Gidip levhasını çekerken peşimden biri koşuyor. İlgimin merakını soruyor. Açıklıyorum, beni sahibesi ile tanıştırıyor. Bahar Hanım bir yıl önce açmış burasını. Turizmci, rehber aynı zamanda. Sanırım doğru yeri buldum gibi. Otelde konaklama fiyatları, 1 kişi 150-300 lira arası (O.K), 2 kişi 200-300 arası değişmekte. Odaya bakıyorum. Tertemiz haliyle. Bir şeyler ikram edeyim diyor nazikçe, ancak karnım aç olduğundan kabul edemiyor, ayrılıyorum.

İçeri Şehir, Amasya Mutfağı... sorarak yerini öğreniyorum ama turizm ofisi geldiğim yönde. Yuh be, şimdi geri yürü! Saat de 4’e geliyor. Bunlar 5’te kapatırlar. Yarın da resmi tatil, mecburen tornistan. Neredeyse DSİ’ye geleceğim. Broşürlerimi alıp tekrar İçeri Şehir’e dönüyorum. Yalı Evleri’nin hemen arkası. Hediyelik eşya satıcıları, butik oteller, lokantalar, kafeler, el sanatları atölyeleri... gibi turistik bir mekan. Konakların bazıları müze olmuş. Kimisi özel, kimisi özel idare. Neyse 65 yaşa bilet almıyorlar. 

Şehzadeler Müzesi, 1800'lü yıllarda inşa edilen ve mal sahibi tarafından 1986’da yıktırılan, Yalıboyu Evleri olarak isimlendirilen 67 tescilli konaktan birisidir. 2007 yılında Amasya Valiliği tarafından aslına uygun olarak inşa edilen bina, İl Özel İdaresi Özel Şehzadeler Müzesi olarak 2008 tarihinde ziyarete açılmıştır. Müze iki katlı ahşap binadan oluşmaktadır. Alt katta Amasya'da valilik yapan fakat sultan olma fırsatı bulamayan şehzadelerin balmumu heykelleri, üst katta ise Amasya'da valilik yapıp, sonra Osmanlı Devleti'nde sultan olan (Şehzade) padişahların balmumu heykelleri sergilenmektedir. Müzenin iç tasarımında söz konusu sultanların yaşamış oldukları yaklaşık 150 yıllık bir zaman diliminin etkin sanat unsurlarına yer verilmiştir. Müzeye hâkim olan alçı üzeri kalem işi desenler, duvarları süsleyen çini panolar, tavan göbekleri, hat, tezhip, minyatür ve ebrular 14., 15. ve 16. yüzyıl sanat anlayışını yansıtmaktadır.

Yürümeye devam. Amasya Mutfağı Lokantası’na çıkayım (Amaseia Mutfağı, Yöre Mutfağı Yemekleri). Açıkta yer olmadığından kapalı mekana oturuyorum. Ama her şey etli. Sadece Toyga Çorbası, salata ve Amasya Yağlısı bana uyuyor. Ismarlıyorum. Bir de su yanına etti mi 20 lira.

Müze Ev olarak adlandırılan Hazeranlar Konağı 1865 yılında dönemin defterdarı Hasan Talat Efendi tarafından inşa ettirilmiş. Bugün Etnografya müzesi olarak kullanılıyor. 19’uncu yüzyıl yaşantısını yansıtan giysiler, halı ve kilimler, günlük konakta kullanılan mutfak eşyaları ve kadın ziynet eşyaları gibi malzemeler sergilenmekte. O günün düzeni anlatılmaya çalışılmış, cansız mankenlerle. 

ÖE’de buralarda. Butik oteller de otantik döşeliymiş. Amasya güzel bir il, 
Ferhat’ın Şirin için dağları deldiği, dünyanın bilinen ilk coğrafyacısı olan Strabon’un doğduğu, Osmanlı İmparatorluğu’nda şehzadelerin yetiştiği yer. Herkes güzelliğini anlata anlata bitiremez. Buna ben de tanık oluyorum. Yeşilırmak kıyısı boyunca giden bisiklet yolu, Şehzadeler Yürüme Yolu, lokantalar, kafeler... Bayram nedeniyle de ortalık oldukça kalabalık. Şehir yamaçlara doğru genişlemiş. Kalesi de var, kaya mezarları buradan gözükmekte. Çok yer var gezilecek. Birazını bugün, kalanını yarına bırakıyorum. 

Batıda gelişen siyasi ve toplumsal değişimlere ayak uyduramayan Osmanlı İmparatorluğu, merkezi olma özelliğini giderek kaybetmeye başlar. Tam da bu noktada devlet yeni bir kimlikle birlikte yeni bir simgesel yapı arayışına girer. Yeni kimliğini Tanzimat’la bulan Osmanlı, yapı arayışını da saat kuleleriyle mutlu sona ulaştırır.

19. yüzyıl aynı zamanda Batılılaşma yıllarıdır. Batılılaşma, zamanın doğru kullanılmasıyla da aynı anlamı taşır. O güne kadar namaz saatleriyle biçimlenen günlük yaşam artık değişmektedir. Zaman batıya uyum zamanıdır. Devlet meydan saatlerini yaygınlaştırarak, namaz vakitlerini baz alan günlük yaşam akışını yavaş yavaş değiştirerek batıya uydurmaya çalışmaktadır.

Saat kulelerinin özellikle 19. yüzyılda hızla yayılmasının bir başka nedeni de II. Abdülhamid’in (1876-1909) bu konudaki öncülüğü olmuştur. Usta bir marangoz olduğu kadar, saatlere olan merakıyla da tanınan II. Abdülhamid, Osmanlı tahtına çıkışının 25. yıldönümünde bu konuda yoğun bir program başlatır. Valilere gönderdiği bir fermanla Anadolu kentlerinde saat kulesi yapımını teşvik eder. 

Buradaki Saat Kulesi de 1865 yılında Amasya Valisi Ziya Paşa tarafından yaptırılmış. 1938’deki depremde hasar görmüş ve 1940’da köprü inşaatı sebep gösterilerek yıkılmış. Bugün gördüğümüz kule ise 2002’de yeniden inşa edilmiş olanı.         

Sıra Şifahane’de. Burası dikdörtgen bir avlu etrafında yer almış odalardan oluşuyor. Ve odalarda, o zamana ait tıbbi araç-gereçlerin maketleri (çoğu), tedavi yöntemlerini anlatan yazı ve videolar, çeşitli çalgılar sergilenmekte.

Bimarhane/Darüşşifa, Sabuncuoğlu Tıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi. Bimar kelime anlamı itibari ile “hasta” demektir. Bimarhane ya da darüşşifa denilen binalar, Selçuklu ve Osmanlı döneminde hastaları iyileştirme amacıyla inşa edilmiş yapılardır. Medrese plan şemasında inşa edilmiş olan Darüşşifanın giriş kapısı üzerinde, kapı nişini üç yönde tek satır halinde dolanan Arapça kitabesinden, yapıyı 1308 yılında, İlhanlı hükümdarı Sultan Olcaytu Mehmed Han, karısı İlduz Hatun ile Amasya’ya geldiklerinde, kölesi olan Anber Bin Abdullah ile Anadolu Emiri Ahmed Bey'e inşa ettirdiği öğrenilmektedir. 

Minyatür Amasya Müzesi, 1914 yılında çekilmiş bir fotoğraftan esinlenerek yapılmış bir tarihi kent maketi. Amasya’ya ilişkin, yerleşimine, konumuna, kent dokusuna dair güzel bir perspektif sunmakta. 

Pideci İsa’yı buluyorum (önermişti Cihan Bey), Yeni Özlem Pide Salonu. Yürü yürü durumları ama. Yarın kahvaltıya gelmek isterim. Fotoğraf makinamı bolca kullanıyorum. ÖE’de bir sade (2,5) ile balkondan Amasya’yı izliyorum. Antik çağ filozofu Strabon'un eserlerinde adı İris olarak geçen Yeşilırmak önümde akmakta. 519 kilometre uzunluğunda bir nehir, 129 kilometresi Amasya il sınırlarında. Çekerek ve Kelkit Çayları ile birleşip Çarşamba’da Yeşilırmak deltasını oluşturarak Karadeniz’e dökülüyor. Üzerinde altı baraj kurulu. Bu barajlar suyun doğal akışını haliyle bozmakta. Delta ve üzerindeki göller küçülmekte, ikiye bölünmekte. Sulak alanlar daralmakta, bu da yaban hayatı ciddi tehdit ettiği söylenmekte.

Üç buçuk liralık dondurmayı (portakal-sakız-limon/orta) yiyerek dolanmaktayım. Padişahların büstleri şehzadeler yoluna sıralanmış, altlarında açıklamalarıyla. Oldukça bol bisikletli de görüyorum. Kimi yerel, kimi kasklı.

DSİ’ye üst yoldan geri yürümekteyim. Burası üç şeritli, yoğun trafiği olan. Pek bir numarası yok. Resmi daireler sıralanmış. Alt yol esas buranın güzelliğini oluşturuyor.






Hatunca Butik Otel    


Saraydüzü Kışla Binası




Amasya Saat Kulesi





Bimarhane/Darüşşifa, Sabuncuoğlu Tıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi















Atatürk Anıtı


Yalı Evleri 


Şehzadeler Müzesi

Şehzadeler


Amaseia Mutfağı    


Toyga Çorbası, salata ve 
Amasya Yağlısı

Kaya Mezarları    


İçeri Şehir


Müze Ev/Hazeranlar Konağı, Mutfak


Oturma Odası


Ebeveyn Oturma Odası


Ebeveyn Yatak Odası


Kiler


Selamlık Odası


Selamlık Baş Odası


Anı Odası


Oturma Odası



Ebeveyn Yatak Odası



Çeyiz Odası


Hatuniye Camii



Hatuniye Camii içi




İçeri Şehir



Kaya Mezarları




Yalı Evleri’ni duymuştum ama bu kadar görkemli olduklarını tahmin
 etmemiştim. İnci bir gerdanlık gibi Yeşilırmak’ın kenarına dizilmişler
   
 

Yeşilırmak kıyısı boyunca giden bisiklet yolu    

Şehzadeler Yürüme Yolu    




Bayezit Yazma Eser Kütüphanesi



Amasya Kalesi




Yalı Evleri ve Kaya Mezarları




Kaymak Dondurmacı









Amasya by Night



































31. gün (devamı) Amasya II