24 Eylül 2016

[bisikletle]Türkiye: Marmara (Şarköy–Malkara)

2 Eylül 2016, Cuma / Şarköy – Malkara, 45 km. (20. gün)

Kabus gibi bir gece geçirdim. Bu işe ses çıkartmadığıma da çok kızıyorum. Misafir edildiğim evde bir nahoş koku vardı. Alışırım diye düşünmüştüm, ama ne alışması gecemi bir kabusa dönüştürdü. Koku yüzünden zor uykuya dalabildim. Bafa lavanta esansı sürerek burnuma dayadım, ama sıcaktan da uzun süre tutmak mümkün değil. Bir de sivri çıktı odada. Hani onu Kov’ladım. Gece yarısına kadar hiç dinlemediğim ve de sevmediğim müzikler sokakta. Bir ara dalmışım, bir uyandım ki kokudan kusacak vaziyetteyim. Kendimi balkona zor attım. Oradaki salıncakta biraz kendime gelebildim.  Günün ağarmasını iple çeker oldum. 6 gibi hava aydınlanmaya başladığında pılımı pırtımı toparlayıp evden çıkmam 7 oldu. Koku öyle işlemiş ki beynime, neyi koklasam o koku geliyor.

Hemen yakındaki simitçide 2 zeytinli açma+2 çay=4 TL ile kahvaltımı edip, 7 yirmi gibi yollardayım. Hava serin bu saatlerde. Üstümde de sadece tişört var. Biraz rüzgarlı bir gün olacağa benziyor. Şarköy’ün içinden geçerek Tekirdağ yoluna doğru gidiyorum. Bir sürtme sesi var bugün. Ya bu ne iştir, dün olmayan ertesi gün oluveriyor. Ne değişiyor ki? Durup çamurluğa bakıyorum. Yukarı çekmem gerekecek herhalde. Tek telle tutturmuş olmaları çamurluğun sarsılmazlığını zayıflatmış. Ben de plastik kelepçeyle bagaja sabitlemiştim. Onu hafif gevşek bırakmıştım, şimdi biraz daha sıkıyorum ve sorun hal oluyor.

Sabahın erken saatinde serinlikte de yol almak ayrı bir keyif. Araçların çoğu Şarköy’e doğru gelmekte. Bugün Malkara’ya gideceğim. Fazla uzak değil, 45 km kadar. Ama 2 tırmanışım var. Ve ilkiyle karşılaşıyorum. Şöyle 8-9 km ile beni 2 yüzlere çıkartmalı.

Ağır ağır yol alıyorum. Karşıdan pancar motorlarıyla köylüler gelmekte. Kiminde 3 kiminde 5, doluşmuşlar üstüne. Bu araçlar onlara bayağı hizmet veriyor. Hem tarlada, hem yolda. Yanıma bir araç yanaşıyor, “tutunursan seni tepeye kadar çıkartırım”. Ha ha, arkasında 2 bisiklet taşıyor. Anlaşılan bizden, teşekkür ediyorum ama şimdi tembelliğe de fazla alışmamak lazım, nasılsa çıkıyorum. Hatta desteği eko’dan bile yükseltmiyorum. Norm’la çıkarsan ve eko’ya indirirsen bile adama tuhaf geliyor yavaşlama ve hızı ister oluyorsun. O nedenle eko’yla, mecbur kalmadıkça devam. 237 m’de tırmanış bitiyor ve iniş başlıyor. Hava serin, inişte üzerim buz kesiyor. Coğrafya çok keyifli, sabah ışığı yatay gelmekte. Gölgen solda yolun üzerine boylu boyunca düşmüş. Bir iki kare alıyorum. Rüzgar karşıdan esmekte. Kuzeye doğru yol alıyorum zaten. 30 Ağustosla birlikte bir de 15 Temmuz komedisinden kalma çiftlikler, yazlıklar, bağ evleri falan halen bayrakla donatılmış.

[e], 13 km/8.15, % 20 tükendi. İlk geçtiğim köy Gölcük geride kaldı. Yol kıvrılıyor, araçlar bazen sabırsızca geçmekteler. Solda bir çeşme, suyumu tazeliyorum. Adamlar yalaklara 2 kavun bırakmışlar, soğusun diye. Ama akan su nedense öyle buz değil.  Halbuki sürekli aktığından soğuk olması gerekiyor. Ve 2. tırmanış başlıyor. Bu daha da yükseğe çıkaracak, 300’lere. Şimdi bir tırmanma şeridi eklemişler yola. Bu yanımdan geçenleri biraz rahatlatıyor. Öyle dibimden geçmeleri gerekmiyor. Sağda Bulgur ayırımı var. Tepe noktasında (325 m, 16,8 km, 8.35) biraz terimin soğumasını bekledikten sonra iniyorum. Çantadan çıkarttığım yelek biraz ısıtıyor vücudumu. Hava da kapadı. Sağ taraf kapkaranlık. Yok bir de yağmur deme. Hiç ıslanmaya niyetim yok. Ama durum ciddi, ola da bilir, olmaya da bilir. Çıktığımı inmekteyim, % 7-8, mermi gibi süzülüyorum. Güzel bir coğrafyadan geçiyor yolum. [e], 24 km/9.05, % 40 tükeniyor. Biraz kısa çıkışlar ve inişlerle geçen yol Emirali köyünde bir mola vermemi istiyor. Sağda bir kahve. “Günaydın beyler”, bir çay alayım (50 krş). Karşıdan giden yol Evreneş’ten gelen yol. Yani oradan gelecektim, yatacak yer bulamadığımdan Şarköy’ü seçtim. Burası 30 km daha kısaymış. Bir gün kullanmak isterim bu yolu. Mola sırasında Malkara ÖE’yi arayıp yerimi de ayırtıyorum, 44 TL, O.K.


Neyse bu arada hava düzeldi, açtı gene. Bu bölgede çobanın bile akıllı telefonu var. Sürüleri güderken parmağıyla kaydırıyordu sayfaları. Malkara’ya 15 km kaldı. Tekirdağ yolu artık fazla uzağımda değil. 6 km sonra bağlanıyorum otoyol gürültüsüne. Sağdan güvenlik şeridinin düzgün bölümlerinde sürmekteyim. Kazımışlar, kanal kanal olmuş, teker içine girip dengeyi bozuyor. Bu yükle de düşmek hiç istemem. [e], 39 km/10.00, % 60 tükendi. 5 km sonra hedefime ulaşacağım. Neyse traktörler bir beni geçiyor, yokuş aşağı ben onları. Sağ sol peynir-süt vs fabrikaları. Ve Malkara levhası görünüyor. Güzel kaptırmışım, durup da foto almıyorum. Bir de şu çubuklardan mı almalıyım, hareket halinde fotomu çekmek için. Yok ya, daha neler! Bir alt-üst geçit inşaatını geçip geldiğim ışıklarda ÖE’yi sorduğumda sağdan gitmem isteniyor. Ve ikinci tarifte de üst geçitten sağa ve sola diyorlar. Aynen elimle koymuş gibi buluyorum. Girmeden bir kahveyle dinleniyorum. Yol kısa, ben de erken çıkınca saat 11 de varmış oldum. Duygu Hanım kaydımı yapıyor, post cihazından parayı çekiyor, odanın temizliği bitince de 201’e yerleşiyorum. Bisi girişte kendine yer buluyor. Böyle kolayca bisiye yer bulununca çok rahatlıyorum. Bazılarında dert oluyor, bu da beni sinir ediyor.












Duş sonrası, 12’de yemek servisi varmış. Ben de geçerken hazır kızartılmayı bekleyen patatesler görmüştüm. Lokantaya iniyor bir tabak patatesi (3 TL), aslında etin garnisiymiş de bana çok istediğimden veriyorlar, ketçap, Ezine’den aldığım kaşar ve büfede gördüğüm soğanla, ‘üzerinize afiyet’ ediyorum. Odada biraz tabletten haberlere bakarken uyuya kalmışım. Dünkü gecenin yorgunluğunu 4’e kadar uyuyarak çıkartıyorum.

Malkara. Pers kralı I. Kserkes zamanında Yunan şehirleri ile yapılan savaşlar (Pers savaşları) sırasında, Malkara'ya çok yakın olan Gürgen Bayırı denilen yerde bir kalenin yapıldığı söylenmektedir. Bu kale civarında birçok yılan bulunduğundan, bu kaleye Farsça Margar veya Margaar adı verilmiştir. Farsçada mar yılan, gar veya gaar da in/mağara anlamına geldiğine göre Malkara sözü, yılanlı mağara veya yılanlı kale anlamına gelmektedir.

Bir söylentiye göre, Makedonya Kralı Büyük İskender Trakya'da otuz yıldan fazla kalan Persleri Trakya'dan uzaklaştırınca, Malkara'da (Malgar'da) Sazan, Malgar ve Kumardar isimli üç komutanı, edek güçlerin başına bırakmıştır. Bunlardan Malgar Gürgen bayırındaki kalenin benzerini, bugünkü Malkara'nın batısında yeniden kurmuştur. Kumardaç isimli komutan da bir kale yaptırmıştır (halen oraya Kumardaş Tepe denilmektedir). Sazan adlı komutan da yine bir kale yaptırmıştır (bugün Sazan Çiftliği denilen yerde). Bu kaleler daha sonra Romalıların eline geçmiştir. Bizanslılar dönemine kadar savunma amacıyla kullanılmışlardır.

Tembelliğe fazla yer yok, hadi oğlum çık dışarıya, Malkara’yı gez. Hava rüzgarlı, odanın penceresinden görünen ağaçlar sağa sola yatmakta. Acaba üstüme bir şey mi giysem? Ama boş ver, yaz rüzgarı bu. Malkara ilçesi Osmanlı döneminde Padişah tarafından gözden çıkarılan ve sürgüne yollanması gereken Paşaların sürgün yeridir. Osmanlı tarihinde son derece önemi bir role sahip çok değerli birçok Paşa buraya sürülmüştür. Bir kısmı affedilerek tekrar görev verilirken bir kısmı ise Malkara'da öldürülmüş veya kendi vadesi ile ölmüştür. Ama Paşa Mezarlığı 1940’lardan sonra ortadan kaldırılmış ve üstüne şimdiki Ortaokul ve Lise yapılmış. İnternetten okuduğum Kültür Sarayı’nı aramaktayım. Camiatik Mahallesi’ndeymiş. Malkara bir yokuş ilçesi. 100 Yıl Parkı’ndan geçmekteyim. Aniden hevesli bir köpek kulübenin arkasından fırlayıp çitin gerisinden öyle gayretli havlamakta ki. Anlam veremedim. Ne gördü bende de bu denli korumaya çalışmakta mekanını? Yolda da, bereket inişti de durmak zorunda kalmadım. 3 kafadar birden peşime düştü. Sanırım eğlenecek yerleri yoktu başka? “Hadi kim yetişecek görelim” mi diyorlar? Yoksa “amma korkuttuk ha”.

Kültür Sarayı Marayı 10 yıl önce kapatılmış. İnternet uyumuş, beni de buralara kadar yürüttü. Eserler Tekirdağ müzesine gitmiş. Hayda, dön gerisin geri. Çık indiğin yolu. Biraz oyalanırım diye 2 top dondurma alıyorum. Ama dünkünün yerini asla tutamaz. Veis Dondurma müthişti. Malkara da maalesef pek bir şey yok. Silik bir ilçe. 3 cami geziyorum (Hacerzâde İbrahim Bey Camii, Gazi Ömer Bey Camii, Gazi Süleyman Paşa Camii), ve 2 çeşme (Baş Çeşme, Hüsrev Kethüda Çeşmesi), ikincisini de aylar önce defineciler parçalamış. Hem de karakolun 100 m yakınında. Polisler herhalde korkudan içeride oturuyorlar. Gelirken de otoyola bağlanmadan solda park halinde bir polis aracı, sağ cama gazete sıkıştırmış-örtülmüş. Herhalde memur bey istirahatteler!

İlçede eski dönemlere ait 4 kilise mevcutmuş ama bakımsızlık ve ilgisizlikten ya tavanı ya duvarı çökmüş. Aynı akıbeti 2 hamam da yaşamış.

Başçeşme. Camiatik Mahallesi Başçeşme Sokağı’nda bulunan bu çeşme kitabesinden öğrenildiğine göre; Ahmet Paşa tarafından h.953 (1546) yılında yaptırılmıştır.
Değişik zamanlarda yapılan onarımlarla özelliğinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır. Bugün kesme taştan dikdörtgen planlıdır. Sivri kemerli bir niş içerisine musluk yerleştirilmiştir. Çeşmenin iki yanına duvar uzantıları eklenmiştir. Bunlar geç dönemde yapılmıştır.

Hacerzâde İbrahim Bey Camii. 1406 tarikinde Hacerzâde İbrahim Bey tarafından yaptırılmıştır. Yapının mimarı belli değildir. Bu cami Balkan Savaşı'nda ve depremlerde büyük hasara uğramıştır. Cami restore edilmiş, eski durumuna çok yakın hale getirilmiş ve 15 Ekim 1971 tarihinde ibadete açılmıştır. Yapı tamamen düzgün kesme taş malzemeden cephesinde mermer malzeme de kullanılmak suretiyle tek kubbeli mescit planında yapılmıştır. Cami Türk üçgenleriyle geçişi sağlanan kubbeyle örtülüdür, içeride destek yoktur. Mihrap taş malzemeli ve mukarnas kavsaralı biçimiyle taç kapıyı tekrarlar biçimdedir. Bu özelliği ile Anadolu Selçuklu dönemi özellikleri burada da sürdürülmüştür. Mihrabın üst kısmı palmetli bir süsleme ile taçlandırılmıştır. Caminin çatıya yakın kısmında yer alan üst pencerelerinde vitray renkli cam süsleme örnekleri görülür.

Gazi Ömer Bey (Turhanoğlu Ömer Bey) Camisi. Gazibey Mahallesi’nde bulunan bu cami, Mora fatihi, Fatih Sultan Mehmet’in komutanlarından Turhanoğlu Ömer Bey tarafından 1493–1494 yıllarında yaptırılmıştır. Gazi Ömer Bey’in bu camiden başka, Malkara’da iki cami, üç mescit, bir kervansaray ve bir de dükkân yaptırdığı Malkara Kadılığı’ndaki bir arşiv belgesinden anlaşılmaktadır. Günümüze bunlardan yalnızca cami ve türbesi gelebilmiştir. Cami düzgün kesme taştan, kareye yakın dikdörtgen planlı olup, üzeri dört trompun desteklediği merkezi bir kubbe ile örtülüdür. Caminin önünde üç bölümlü bir son cemaat yeri bulunmakta olup, bunlardan ortadaki kubbeli, iki yandaki de tonozludur. İbadet mekânı altlı üstlü ikişer sıra pencerelerle aydınlatılmıştır. Mihrabı yuvarlak bir niş şeklindedir. Caminin batı yönündeki minaresinin şerefeye kadar olan kısmı orijinal, şerefeden sonraki kısmı da 1980’li yıllarda yenilenmiştir. Minare kesme taştan dikdörtgen kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir.

Gazi Süleyman Paşa Camisi. Camiatik Mahallesi’nde bulunan bu cami Bizanslılar döneminde bir kilise olarak yapılmıştır. Osmanlıların Malkara’yı ele geçirmesinden sonra, 1365 yılında camiye çevrilmiştir. Bunu belirten kitabe batı yönündeki kapısı üzerindedir. Bu kitabeye göre; Yıldırım Beyazıt (1389–1402) zamanında Gazi Süleyman Paşa tarafından camiye dönüştürülmüştür. Cami Sultan Abdülaziz (1861–1876) zamanında onarılmış, bazı ilaveler yapılmıştır. Sultan II. Abdülhamit de 1888–1889 yılında camiyi onarmış ve bunu belirten bir kitabeyi de kuzeydeki giriş kapısı üzerine yerleştirmiştir. Cami kesme taş ve tuğla hatıllı olarak dikdörtgen planlı yapılmıştır. Üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür. İbadet mekânı ahşap sütunların desteklediği düz bir tavanla örtülüdür. Caminin minaresi kesme taştan dikdörtgen kaideli, yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir. Bu minare yapılış ve onarımından sonraki dönemlerde yenilenmiştir.

Hüsrev Kethüda Çeşmesi. Camiatik Mahallesi’nde bulunan bu çeşmeyi kitabesinden öğrenildiğine göre; Hüsrev Kethüda h.971 (1564) yılında yaptırmıştır. Çeşme aynı zamanda bulunduğu yerden ötürü Cami-i Atik (Eski Cami) Çeşmesi olarak da tanınmaktadır. Çeşme, arkasındaki bir evin duvarına dayalıdır.

Kitabe:
“Cümlelere mülk verir kam kar
Hüsrev ü bal itikat namdar
Sahib-ı hayrat Hüsrev Kethüda,
Kim cihan kıldı serbeser ihya
Ehli diller cem olup tarihini
Kim içerse, nuş-u canlar dediler. Sene 971 (1564)”

Çeşme kesme köfeki taşından dikdörtgen olarak yapılmıştır. Ayna taşının bulunduğu bölüm kırık sivri kemerli bir niş içerisine alınmıştır. Nişin içerisine kitabe ve musluk yerleştirilmiştir. Önünde büyük bir yalak taşı bulunmaktadır.

Dolanıyorum, bahçede oturup bir çay eşliğinde Firuzan’la konuşuyorum. Üçüncünün bağlantıları tamamlanmadığından eski gidip geldiği yollar bir keşmekeş içindeymiş. Kamyonları artık üçe yönlendiriyorlar, ama yollar noksan olduğundan trafik daha da beter olmuş.

Akşam yemeği için ÖE yakınında gördüğüm Osmanlı Mutfağı lokantasını düşünmekteyim. Az pilav+kuru+çoban salata+ayran+su+az peynir tatlısı=20 TL ile güzelce doyuyorum. Bir de burası Çarşı şubesiymiş. Çarşı gezideki duruşuyla çok önemli bir yer edindi herkeste (bende de).








Gelirken gördüğüm minik kedi dönerken de miyavlayınca şuna bir şeyler alayım da doysun diye karşı bakkaldan süt ve ton balığı alıyorum. Bakkal da ilgileniyor ve bir pet şişeyi kesiyor ki içinden içebilsin. Ama minik kedinin yanına gittiğimde yolda ezilmiş olarak görmek delirtiyor, yüreğime bir hançer saplanıyor sanki. 2 dakika önce orada, kaldırımda miyavlıyordu. Geçemiyor-bakamıyorum...

ÖE’ye dönüp rutin işleri tamamlarken iTunes üzerinden biraz müzik dinlemek iyi gelir mi? İlaç gibi geliyor :))









Şarköy – Malkara

Tur tarihi: 2 Eylül 2016
Kat edilen mesafe: 45,48 km.
Ortalama hız: 16,6 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 2 sa. 44 dk., dışarıda geçen süre 3 sa. 26 dk.  
En yüksek sıcaklık 25 ˚C, en düşük 18 ˚C, ortalama 20,9 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 879 m, kaybı (iniş) 667 m.
En düşük irtifa 7 m., en yüksek 336 m.
Garmin yol bilgisi Şarköy–Malkara

Malkara ÖE 0282-427 4412














Başçeşme, Malkara    

100 Yıl Parkı, Malkara 





Hacerzâde İbrahim Bey Camii, Malkara    








Gazi Ömer Bey Camii, Malkara    


Gazi Ömer Bey Türbesi, Malkara    

Gazi Ömer Bey Camii, Malkara    



Gazi Süleyman Paşa Camii, Malkara    

Hüsrev Kethüda Çeşmesi, Malkara    





Osmanlı Mutfağı, Malkara 

Peynir Tatlısı    


















































21. gün (devamı) Malkara–Hayrabolu - 19. gün (öncesi) Lapseki-Şarköy