25 Ağustos 2015

Kestir(e)meden Tuzla

Yağmur telaşıyla çıktık yola. Meteo sağanak diyordu. Hatta acaba evde otursak da şeker çocuk mu olsak diye de aklımızdan geçmedi değil. Ancak iyi ki çıkmışız, çünkü İstanbul’un merkezini seller götürürken bizim yolumuzda sadece hafif yağdı, yalnızca 2x bize yağmurluk giydirdi. Tek sıkıntı dönüşte artan karşı rüzgardı.

Tuzla, yolunun düzlüğü ve ilçenin güzelliğiyle keyifli bir 80 km her zaman. Buluşmayı Fenerbahçe Mantarlar dediğimiz, Kahve Dünyası önünde yaptık. Sıcak çikolata (biraz pahalıca ama çikolatası boldu; 8,5 TL) eşliğinde hafif bir sohbet sonrası Haldun, Serhan, Gültekin, Ali ve Esin ile Bostancı’ya geldik (yolda Seçil ve Aleks’e rastlamak da hoştu). Sürpriz olarak İhsan çıkageldi ancak fazla devam etmedi ve 7’li olarak Tuzla yolunu tuttuk. Pendik ilk mola noktamız. Beltur, bisikleti park etmek kolay, gözünün önünde. Yiyecek şeyler de var: Çorba 3,5, çay 1 lira. Karton alırsanız da 2 cam bardağa eşdeğer geliyor. Çoğumuz yanımızdakileri çıkartıyoruz, Gültekin getirmemiş, çorba tercih ediyor. Sohbet çakmak gazı-bütan gazı arasındaki farktan tarhana çorbasına salça katılarak elde edilen lezzetle devam ediyor.

Havanın bulutlu olması serinlik veriyor ve günlerdir yanan İstanbul’u biraz olsun rahatlatıyor. Pendik çıkışı düşen damlalar bize yağmurlukları giydirse de artmaması ve kısa sürmesi sonucu 3-4 km sonra çıkartıyoruz giydiklerimizi.

Esin’i uzundur görmemiştik, katılması çok sevindirici. Yol boyunca okul, müzik, diz... konuşarak geçiyor.








Buster Keaton’ı bilirsiniz. Hani hiçbir filminde değişmeyen ifadesiz yüzü ile Büyük Taştan Surat lakaplı. Sessiz sinemanın unutulmaz komedi oyuncusu (1895-1966). Keaton, 1932 yılında rol aldığı Sherlock Jr. adlı filmde su kulesinin (eski binalarda bulunan geniş su hazneli metal boru) altındayken suyun fazla gelmesi nedeniyle düştü. Demiryolu hattına yuvarlanan oyuncu, boynunda bir ağrı hissetti. Buna rağmen boynunun kırık olduğunu tam 10 yıl boyunca fark edemeyen Keaton, uzun yıllar boyu inanılmaz bir baş ağrısıyla yaşadı. Yıllar sonra doktora gittiğinde ilginç gerçekle karşılaşan aktör böylece tarihe geçti.
Kaynak Vikipedi

Nerden çıktı şimdi Buster Keaton diyeceksiniz. Bir arkadaşımı hatırladım da.

İstanbul her geçen gün değişiyor. Bir yere 6 ay gelmedin mi tanımakta zorluk çekebilirsin. Tuzla’da denizi doldurarak bir marina yapmışlar ki sormayın. Giriyoruz, daha tam bitmemiş. Halen kapalı dükkanlar var, ama vatandaş gelmeye başlamış bile. Restoranlar, kafeler, eğlence merkezleri... Viaport Marina olmuş adı.







Tuzla’da yağmur biraz daha ıslatıyor bizi ama kısa süreli. Has Fırın’dan alınan unlular ve Mercan Çay Evi’nin nefis demlenmiş çayları eşliğinde muhabbete devam. Kimsenin köfteye veya başka bir şeye iştahı yok. Bu fırın da 1878’den kaldığını söylüyor. Sitesinde ...bundan tam 134 yıl önce Ermeniler tarafından fırın olarak kullanılmak üzere inşa edilen Has Fırın binası, özel yığma tuğlalarla oluşturulan dokusunu günümüze kadar korumayı başarmış. Dededen toruna fırıncılık mesleğini icra eden Ulukaya ailesinden Ömer Ulukaya, babasından edindiği bilgi, birikim ve beceriyi sentezleyerek 1981 yılında Has Fırın adı altında bu fırını kurdu şeklinde bilgi var. Anlayamadığım Ulukaya ailesi mi Ermeni yoksa fırının yaşı mı tarihlendiriliyor? Biraz ? durumları. Ne var ki mamulleri lezzetli, çok ucuz olmasa da. Gültekin burada da limitlerinin çok üzerinde harcama yapıyor. Ama artırdıklarıyla az da olsa evde bekleyen bebeleri sevindirecek.
Kaynak HasFırın










Tuzla’dan ayrılmadan önce Hakan dondurmacısına uğrayıp dondurmalarımızı alıyoruz. Topu 1,5 lira. Dekorasyon yapmış yeni, güzelleştirmiş dükkanı. Tezgahtar pek bir suratsızdı ama dondurması güzeldi.

Mercan herhalde İstanbul’un en güzel yerlerinden biri. Burada oturulur. Biraz lokanta sayısı artmış olsa da evler, sokaklar, ağaçlar, deniz... çok güzel. Bunu bilen yeni evliler de burayı mekan seçmişler. Her köşede bir çift kameraya poz vermekte.

Rüzgarın şiddeti arttı. Üstelik de karşıdan esmekte. Biraz zorluyor. Dönüşü aynı yoldan yapıyoruz. Shell’de bir ihtiyaç molası sonra Pendik sahil yolunda Esin’in arka tekerini yamamaca. Neyse Gültekin’in usta elleri çabucak hallediyor. Esin de hazırlıklı, malzemeler yanında.

Maltepe dolgu alanı geçişe tamamen açılmış. Bisiklet yolu maviyle işaretli. Burası da ayrı bir durum. Uzunluğu 3,5 km, denize doğru 400 m, 1.200.000 m² büyüklükte. Bakalım depreme nasıl dayanacak?





Maltepe Beltur’da bir mola. Acıkan mideler doyurulmakta. Çay kuyruğu da amma uzun. Ali bisikletçiye yetişeceğinden aramızdan ayrılıyor. Sürten çamurluk meselesi bir türlü çözülemedi.

Mangalcılar biraz ıslanan çimler nedeniyle tam kadro gelememişler ama gene de şaşırtmaya devam ediyorlar. Birisi vardı ki otağ kurmuş. Bu işe bayağı hevesli görünüyor. Yelleme işini en çok erkekler seviyor anlaşılan. Tabii defalarca söylenmiştir, bisiklet yolu ile mangalcılar öylesine yakın oluyorlar ki her zaman çarpışma riski var. Yola koşan bebesi, arabadan inen anası, yanını göremeyen karısı, istifini hiç bozmayan... Bir de bisiklet yolu giriş-çıkışlarına illaki araba park edenler.

Arkası gelmez dertlerimin bıktım illallah
Biri biterken öbürü de başlar vermesin Allah
Böyle gelmiş böyle gidecek korkarım Allah
Yok mu çaresi dostlar fesuphanallah

Alemin keyfi yerinde yine maşallah
Bize de bir gün kader güler güler inşallah
Böyle gelmiş böyle gidecek korkarım Allah
Yok mu çaresi dostlar fesuphanallah


Bostancı’da kafe Nero, son molamız. Gültekin burada da limitleri aşıyor. Ama bizi 60 liralık çadır konusunda ikna ediyor. Ne gereği var bin lira vermeye. Decathlon’dan ucuzu al ancak tuluma parayı kıy diyor. Caffé Nero’yu İtalyan sanırsınız değil mi? Yanıldınız! Caffè Nero 1997'de Gerry Ford tarafından İngiltere'de kuruluyor. Amaç Avrupa'dakiler gibi bir kahve dükkanı yaratmak, bir İtalyan havasıyla. 2007'de ise Türkiye'de şube açıyorlar. Gültekin Starbucks’ı tercih ediyor. Moskova’da da, Dubai’de de aynı lezzeti buluyorum diyor. Peki Starbucks nereli? Amerikan mı? Evet! Starbucks 1971 yılında kuruluyor. Yönetim Kurulu başkanı Howard Schultz, 1983'de İtalya'ya gidiyor ve orada İtalyan kahve ve kafe geleneğine bayılıyor. Dolayısıyla Starbucks da İtalyan geleneğinden geliyor aslında. Ama İtalya'da Starbucks şubesinin olmamasını da not düşelim.

Haldun eve ekmek almak için erkence ayrılıyor. Biz de Suadiye-Caddebostan sahil kalabalığını geçerek Fenerbahçe’ye geri dönüyoruz. Burada günün ikinci patlağı hazırlıksız gelen Gültekin’i yakalıyor. Ne yama, ne levye, ne iç lastik, tek bir pompayla yola çıkmış. Bereket Esin ve Serhan varlar da bisikleti sırtlamaktan kurtuluyor. Ayrılmadan Mehmet’e rastlamak günün son sürprizi. Ayaküstü sohbet ve yolcu yoluna evli evine. Esin çoktan ayrıldı bile.


Kestir(e)meden Tuzla Turu: Fenerbahçe-Pendik-Tuzla-Mercan-Pendik-Maltepe-Bostancı-Fenerbahçe

Tur tarihi: 23 Ağustos 2015
Kat edilen mesafe: 77,65 km.
Ortalama hız: 11,2 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 6 sa. 57 dk., dışarıda geçen süre 11 sa. 6 dk. 
En yüksek sıcaklık 32 ˚C, en düşük 24 ˚C, ortalama 26,4 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 545 m, kaybı (iniş) 541 m.

Garmin yol bilgileri Tuzla

Haydoy'a yapılan katkı için herkese teşekkürler.



















































Bölgeye yapılmış geziler Tuzla-29EkimKutluOlsun, Tuzla-Siftah



İlginizi çekebilir Kumbaba-Ne Macera, Kurna Onikilisi