3 Ağustos 2015

Poyraz - AnadoluFeneri, “Kurumadan”

Yazın sıcakları ve verdiği rehavet sonucu geçen tembellik günleri sıkmaya başladı. Günü birlik de olsa bisiklete binme isteği bizi bu pazar Poyraz-Anadolu Feneri tarafına götürdü. Bu bölgeye son 2013’ün eylülünde gelmişiz. 3. köprü inşaatının başladığı yıl. Basından okuduğumuza göre köprü kuleleri arasındaki ana kablonun döşenmesinde kullanılacak kedi yolu tamamlanmış. Gidelim de görelim.

8.15 ile Kadıköy’den Beşiktaş’a Şahan ve Haluk ile geçtik. Beşiktaş’ta Serhan’ı beklerken Turgay’ı gördük. Hep birlikte Sarıyer’e, 10.30 Poyraz gemisine yetişmek üzere pedallamaya başladık.

Rüzgarlı bir gün olacağını biliyoruz. Hatta kuvvetli bir rüzgâr kuzeydoğudan esecek. Dün yağan sağanak biraz bunaltıcı sıcağı kırmış. Yer yer kapalı gözüküyor gökyüzü.

Denize kazık çakılarak gerçekleşen Emirgan sahil yolu açılmış. Bir de göstermelik bisiklet yolu var, maviye boyanmış. Aniden başlayıp aniden biten. Bunu hep yapıyor İBB. Birden ortada kalıveriyorsun. Sürpriiiiz... diyorlar!

Sert rüzgara karşın peş peşe sıralanmış keyifle ilerlemekteyiz. Zaman zaman yan yana gelerek uzundur buluşmamış olmanın açıklarını kapatarak, yani bol sohbetle. Rüzgar bazen öyle sert ki, neredeyse ilerlemek zorlaşıyor. Boğazın açık yerlerinde 34 km/sa bizim hızımızın 2 katı. Tek tesellimiz dönüşte arkadan eseceği, hiç olmazsa rampaları onun yardımıyla çıkarız :))

Geminin kalkışına daha 20 dakika var. Hünkar börekçisinden alınan kahvaltılık, Turgay’dan ayrılış (onun yolu Sarıyer’de sonlanıyor) ve tanımadığımız başka bisikletçilerle iskelede bekleyiş.

Gemi küçük, daha çok motor demeli. Burnunda sıkıca demirlere sabitliyoruz velespitleri. Üstte, açık kısımda yerimizi almadan hareket ediyor motor. Önce Anadolu Kavağı, sonra Poyraz. Yarım saatlik bir deniz keyfi.

Köprünün kuleleri gözüktü bile. Yavaşça yaklaşmaktayız. Denildiğine göre dünyanın en geniş köprüsü olacakmış, 59 metre ile. 8 şerit karayolu. 2 şerit demiryoluyla da Edirne’den İzmit’e yolcu taşınacakmış. Kulelerin biri 322, diğeri 318 metre. 3 milyar dolar maliyetli bir proje. Tüm bu coğrafyayı, koruma altında olması gereken Kuzey Ormanları’nı tahrip eden, ekolojik sistemi parçalayan, ileride pek çok sıkıntının sebebi olacak bir proje. Konunun uzmanları yazdılar, çizdiler, konuştular ama anlatamadılar. Zaten kim neyi anladı ki ülkemizde? Anlaşılsaydı bugün içinde bulunduğumuz durumda mı olurduk?

Poyraz bir kalabalık ki sormayın. Motor sıkıntıyla iskeleye yanaşabiliyor. Adam suya girmiş can yeleğiyle (belli ki yüzme bilmiyor), uzaklaşmıyor. Küçücük sahilde arabasıyla şov yapan gençler. Gürültülü bir motor, güm güm müzik sesi, her bir camından sarkan bıçkınlar... Ahh, nerede o eski delikanlılar?











Kahvelerin olduğu sete Şahan ve Firuzan hariç iterek çıkıyoruz. Kenarda bulduğumuz boş masaya konuşlanıp börekçiden aldığımız malzemeyi, çay, ayran ve limonata ile mideye yerleştirmekle meşgulüz.

Şahan aramızda misafir, Samsun’dan. Yunanistan veya İspanya bisiklet turu hazırlığında. Onu bir zamanlar Samsun yerel radyodan yayınladığı “Beyaz Bisiklet” programından tanırsınız.

Tepeden baktığımızda bir minibüs ordusu park etmiş altta. Nedir bu durum, tüm servisçiler Poyrazlı mı derken bunların Kadınlar Plajı’na müşteri taşıyan şirketlere ait olduğunu öğreniyoruz. Evet, sahilin sonunda bir plaj sadece kadınlara ayrılmış. Erkek sinek bile uçamıyor. Haşemalarının içinde kadınlar rahatsız olmadan, istedikleri kadar konuşarak, kimsenin cav cav demediği, kendi aralarında eğlenerek güzelce vakit geçirebiliyorlar. Duydunuz herhalde, Türkiye tesettüre 39,3 milyar dolar harcayarak dünyada birinci olmuş. Kelime manası olarak örtünme, saklanma ve gizlenme anlamına gelen tesettürde esas olanın sadelik olduğunu belirten uzmanlar, bu denli şatafatın tesettürü anlamsızlaştırdığı ifade ediliyor mutaassıp gazetelerde. Süslüman denilmiş. Çok iyi bulmuşlar :))












Poyraz’ı geride bırakıp Anadolu Feneri yolundayız. Köprü bağlantı yol inşaatı nedeniyle yer yer yan yollardan gitmek zorunda kalıyoruz. Manzara insanın yüreğini dağlıyor, Kuzey Ormanları geri gelmez! İşler bittiğinde buralardan tekrar geçtiğimizde yapılan tahribatı daha iyi anlayacağız. Kuş seslerini boğan motor gürültüsü, yeşil rengi yaran asfalt grisi, ağaç yerine beton direkler...

Firuzan, hepimize örnek olsun, tükettiğimiz geri dönüşüm özelliği olan tüm malzemeleri toplayıp uygun toplama merkezlerine taşıyor. Bizim için çöp olan başkası için çözüm olabilir.











Fenere kilit vurmuşlar, bizim gibi gelen pek çok insan çıkamıyor. Neymiş, bekçisi tayin olmuş, yenisi gelmemiş, kapatmışlar. Oldu mu şimdi? Buraya kadar gel fenere çıkama!

Küçücük yerde onca araba. Adam yürümek istemiyor. İmkanı olsa fenere de arabayla çıkacak. Hava sıcak ama. Dünkü yağış gerçekleşmeseydi bu kadarına da dayanamazdık. Arada güneşi örten bulutlar olmasa yandık. Dinlenmek için köy meydanındaki yerel kahveye oturuyoruz. Çaylar 75, kahve 3,5. Langırt 1 lira. Ama toplar açıkta olduğundan bedava maç yapıyoruz. Çocukken tek eğlence buydu. Bir de tilt vardı.

Kaynarca üzerinden Zerzevatçı, oradan da Kavacık-A.Hisarı ve Üsküdar yolumuz. Kavacık’a kadar sıkıntı yok ama oradan MŞP yönüne saptığınızda bir rampa var. Daha önce de çıkamamıştım bu sefer de çıkamıyorum :(( Zaten bugün nedense bacaklarım güçsüz. Herhalde yatmanın neticesi. Bu ağır çıkışlarda aklıma geçenlerde duyduğum bir matematik hesabı geliyor.

 Hesap makinenizi alın;

- 7 haneli ev telefonunuzun ilk 3 rakamını (alan kodu olmadan) yazın
- Bu 3 basamaklı sayıyı 80 ile çarpın
- 1 ekleyin
- 250 ile çarpın
- Sonuca, ev telefonunuzun son 4 rakamından oluşan 4 haneli sayıyı ekleyin
- Bu 4 haneli sayıyı tekrar ekleyin
- Bundan 250 çıkarın
- Sonucu 2'ye bölün

Ne çıktı?

Ara ara durarak, nefeslenerek devam ediyoruz. Köprünün geçmediği bölgeler halen eski güzelliğini koruyor. Tarlalarda mısır ekili. Arabasını yıkayan, evini boyayan, bahçesini sulayan... Pazar keyfi, sıcak da olsa.

Bu gezide, aldığım bir ses sistemini ilk kez kullanıyorum. Bluetooth ile cepten gelen müziği yayınlıyor. Sesi fena değil. Ancak gürültülü-hareketli müzik rampada zorlanırken sinir bozuyor. Zaten zor bela durumundasın, müzik adamı sıkıştırıyor. Sakin, “New Age” tarzı sesler daha rahat dinleniyor.

Zerzevatçı’da verilen mola hem ihtiyaçların giderilmesi, hem atıştırmak, hem de muhabbetin devamını getiriyor. Kahvecinin ayranı da çok lezzetli, açık ayran.

Bundan sonraki yolu bilirsiniz. Görele’ye bir tırmanış vardır, ama hepsinden makul. Sonra da Kavacık’tan bir iniş ki mermi gibi uçarsınız. Gerisi sahil yolu.

Bugün nedense ortalık trafik açısından pek bir sakin. Yaz diye millet gitti mi, yoksa terör korkusuyla evde mi oturuyor?

Kadıköy’de içilen greyfurt suyu ve ayrılma noktası. Yolcu yoluna evli evine :))

Haydoy'a yapılan katkı için herkese teşekkürler.


















Poyraz-Anadolu Feneri "Kurumadan" Turu: Kadıköy-(gemiyle) Beşiktaş-Sarıyer-(gemiyle) Poyraz-A.Feneri-Kaynarca-Zerzevatçı-Görele-Kavacık-A.Hisarı-Üsküdar-Kadıköy

Tur tarihi: 2 Ağustos 2015
Kat edilen mesafe: 73,12 km.
Ortalama hız: 11,8 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 6 sa. 10 dk., dışarıda geçen süre 10 sa.43 dk. 
En yüksek sıcaklık 35 ˚C, en düşük 26 ˚C, ortalama 29,4 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1350 m, kaybı (iniş) 1352 m.

Garmin yol bilgisi Poyraz-A.Feneri

Tur bilgisi: Sarıyer-Poyraz motoru sadece 13 Haziran-30 Ağustos tarihleri arası çalışmakta.

Poyraz’da set üstü 2 kahve var. İlki dışarıdan yiyecek kabul ediyor. 1 bakkal var.
Anadolu Feneri’nde meydanda, Zerzevatçı’da camii yanında kahve ve bakkal var.

2 ciddi tırmanış var; 1. Kaynarca’dan, 2. Zerzevatçı’dan başlıyor. Poyraz’da set üstüne çıkış ve setten ayrılırken de bir tırmanış var. Poyraz’ın çıkışında bakkal ve çeşme bulunmakta.