6 Aralık 2016

Pi(de)yer Loti

Soğuk ama güneşli bir günde keyifli bir gezi yaptık, şöyle 50 km tutan. Kadıköy’den İhsan, Mustafa E. ve Esin ile geçip Karaköy’de Levent, Serhan, Ömer A. ile buluşup kahvaltıyı Siirt Pazarı’nda yapmak üzere sabah 9’da yola çıktık. Artık klasikleşmiş pideli kahvaltı, belli aralıklarla yapıyoruz, keyifli bir sohbet ortamı oluşturuyor. Bakkaldan hazırlatılan malzemeyi fırına verip pişirtiyoruz. Yumurtalı pide 5 liraya çıkıyor ki pidecide 10-12 liradan aşağıya yiyemezsin.

Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı tarafından yürütülen başarılı bir restorasyon ve konservasyon projesinin sonunda, tamamlandığı 1967 yılındaki güçlü ve ihtişamlı görünümüne kavuşan Kuzgun Acar’ın Soyut Kompozisyon (Kuşlar) heykeli, ait olduğu yuvasına, İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’na geri döndü. Bu kadar olumsuzluğun arasında.

Kuzgun Acar 
(28.02.1928-03.02.1976)














Otlu Van peyniri de alıp Fatih Cami içinden geçip, cami avlusundaki inşaat çalışması da bitmiş gelmeyeli, sokak aralarından Karagümrük mahallesi ve Sulukule. Burası zaten artık çingenelerin değil, zengin Suriyelilerin oturduğu söylenen bir yer. Gerçi ne zaman geçsek pek oturuluyor havası göremedik. Varsa da insanlar ortaya çıkmıyorlar. Gördüğümüz çoğu ev de boş gibi duruyor.

“Tarihi Yarımada’da yakın bir gelecekte sadece elektrikli araçlar olacak, diğer araçlar giremeyecek” denilmekte. Geleceği olmayan bir kentte!

Mihrimah Sultan Cami etrafından dönüp Edirne Kapıdan G.O.P. yönüne doğru pedalladık.

Atatürk, 5 Aralık 1934’te Türk kadınına “Seçme ve Seçilme” hakkını tanıdı. Fransa’da 1944, Japonya’da 1945, İtalya, Arjantin ve Meksika’da 1946, İsviçre’de ise 1971’de bu hakkın tanınmasına da öncülük etmişti… Atatürk’ün açıklaması şöyleydi: “Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasî hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk kadını, evdeki medenî mevkiini salahiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında muvaffakiyetler göstermiştir. Siyasî hayatla, belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını, bu sefer de milletvekili seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medenî memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu salahiyet ve liyakatle kullanacaktır…”

Piyer Loti’ye doğru gidiyoruz. Rami Kışlası onarımda. Müze ve kütüphane olacağı söylenmekte.

Eyüp ilçesindeki Rami Kışlası (Asakir-i Mansure-i Muhammediye Kışlası), III. Mustafa döneminde (1757-1774) yaptırıldı. II. Mahmut döneminde, 1828-1829 yıllarında yenilenen ve büyütülen kışlaya, Yeniçeri Ocağı'nı ortadan kaldıran II. Mahmut'un yeni kurduğu orduya "Asakir-i Mansure-i Muhammediye adını vermesi nedeniyle Asakir-i Mansure-i Muhammediye Kışlası denildi.

Mühendishane öğrencileri, 1836-1837'de Rami Kışlası'ndaki Mekteb-i Harbiye'ye taşınınca kışla "Fünun-ı Harbiye-i Mansure" adıyla anılmaya başlandı.

Cumhuriyet döneminde de orduya hizmet veren Rami Kışlası, 1980'li yılların başında Genelkurmay tarafından dinlenme ve istirahat alanı yapılmak şartıyla İstanbul Belediyesi'ne devredildi. 

Kışla, 1986'da, dönemin Belediye Başkanı Bedrettin Dalan tarafından geçici olarak gıda toptancılarına tahsis edilmişti. 

Piyer Loti kalabalık. Çaylar kahveler burada turistik olduğundan sadece bakınıp devam ediyoruz. Hızla Eyüp’e indik ve Haliç kıyısından Alibeyköy’e devam ediyoruz. Eskiden mısır tarlaları ile bilinirmiş Alibeyköy ama günümüzde tarlalardan eser yok. Mahmutbey metro çalışması için dev bir inşaat alanı trafiğin akışını da değiştirmiş. Bir S çizerek Sultangazi yönündeyiz. Bir gün buradan daha ileriye devam edelim, hiç gitmediğimiz bir yol.

İBB’nin Ağaç ve Peyzaj Hizmetleri’nde de bir faaliyet var. Yeni bina(lar) inşasındalar. Çok güzel bir sera var burada. İnsanın içi açılıyor bu kadar çok çiçek görünce. Dışarıda da açık hava bitkileri. Bardağı biten içecek otomatı falan derken biraz oyalanıyoruz bu mekanda ve Sütlüce Koç Müzesi’ne gitmek üzere dönüşe geçiyoruz.

Müzeye giriş 15 lira. 65+ yaşa 6, öğretmenlere ücretsiz. Gezmiş olanlar dışarıda beklerken her zaman keyifle gezilen müzeyi hızlı bir şekilde dolaşıyoruz. Ancak bu mekan düğün foto platosuna dönüşmüş. Nereye baksan poz veren damat ve geline rastlıyorsun. Pozlar da çok anlamlı. Sanki taraflardan biri 1000 pişman.

Müzeden çıktığımızda Ömer kaybolmuştu bile. İhsan da Perşembe Pazarı’nda kayboluyor. Kalan sağlarla Vefa’da boza içme fikri kabul görüyor. Yolumuz 2. El Pazarı’nda tıkanıyor. Oradan buradan dolanarak çıkabildik bu kalabalıktan.

Eminönü’nden alınan helvaları da (Altan Şekerleme) çantalara yerleştirdikten sonra Beşiktaş’ta evli evine köylü köyüne dağılıyoruz.

Haydoy’a bağışlar için teşekkürler.









Pi(de)yer Loti: (Dudullu-Kadıköy)-Karaköy-Fatih-Sulukule-G.O.P.-Piyer Loti-Eyüp-Alibeyköy-Sütlüce-Vefa-Eminönü-Karaköy-Beşiktaş-(Kadıköy-Dudullu)

Tur tarihi: 4 Aralık 2016
Kat edilen mesafe: 72,42 km.
Ortalama hız: 13,3 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 5 sa. 27 dk., dışarıda geçen süre 9 sa. 37 dk. 
En yüksek sıcaklık 14 ˚C, en düşük 3 ˚C, ortalama 9,4 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 859 m, kaybı (iniş) 869 m.
En düşük irtifa 0 m., en yüksek 130 m.

Garmin yol bilgileri Pi(de)yer Loti























































Foto katkıları için Levent’e teşekkürler.

Bu bölgeye yapılmış geziler PiyerLoti Ziyareti, Pide-i İstanbul, Bir Şehir Turu