9 Ağustos 2017

[bisikletle]Türkiye: Çoruh Nehri Boyunca (Yusufeli–İspir)

8 Ağustos 2017, Salı / Yusufeli – İspir, 57 km (9. gün)

Sıcak bir odada yarı çıplak yattım. Pencere açık. Tek şansım camda tel vardı, sinek yoktu odada. Sabah ezanı suratıma patladı. Hoparlör tam karşımdaydı. Öyle bağırıyordu ki, sanırsın bir tarafını kesiyorlar. Bu işi öyle abarttılar ki, Arap ülkelerini görenler bu işin orada böyle olmadığını söylüyorlar. Ve her ezan makamının da ayrı okunduğunu.

Erkenden hazırlanıyorum, sıcağa kalmamak için. Kahvaltı var, fiyatın içinde.  Bu sırada resepsiyonist Şevket Bey ile sohbetteyim. Babasının kovanları varmış, Ardahan’da tutuyormuş, yani o bölgede gezdiriyormuş. Nedenini ise oraya daha kolay teşvik vermeleri olarak açıklıyor.

8.15 ÖE’den ayrılışım. Sokak aralarından kilit taşlı yollardan İspir yoluna çıkmaya çalışıyorum. Pek de doğru dürüst işaretlenmemiş. Bir ara yanlış yola da saptım. Yusufeli’nin mahalleleri de var tabii. Hava bugün de besbelli sıcak olacak. Açık, bulut yok.

Daha çok trafik bana doğru. Yol eski, yıpranmış, bozuk bir asfalt, dalga dalga. Üstelik de dar. Tekkale, içinden geçtiğim köy çok çok güzel. Yaşlı amcalar kapı önlerinde oturmuşlar, selamlaşıyoruz. Bol su akıyor kenardaki kanallardan. O nedenle etraf bu mevsimde bile yemyeşil. İnişli çıkışlı keyifli bir yol. Dar ama, hatta bazı yerlerde tek araba ancak geçebiliyor. Karşılaştıklarında birinin geri basması gerek. Çoruh Nehri’ne paralel sürüyorum. Coşkulu akıyor. Yolum yükselince sular aşağımda kalıyor ama sesi hep geliyor. Gürül gürül, çok da keyifli. Bir hayat damarı bu su kaynağını Mescid Dağı’nın batı yüzünden almakta. Önce batı doğrultusunda akıp Bayburt’tan geçtikten sonra bir yay çizerek doğuya yönelir. Yokuşlu köyü önünde Yusufeli sınırlarına girer. Yusufeli, Artvin ve Borçka’nın içerisinden geçtikten sonra Borçka’nın Muratlı kasabasından da geçerek bizi terk eder ve Batum’da Karadeniz’e dökülür. Ülkemizdeki toplam uzunluğu 410 kilometredir.

Rafting kamp alanı levhası kıyıyı gösteriyor. Yol üzerinden sapılıp gidilen bazı tarihi yerlerin de varlığından haberdar oluyorum (Tekkale Köyü Kalesi 7, Dörtkilise Kilisesi 14, Kılıçkaya Kalesi 35), ama fazla rotamdan ayrılmak istemediğimden devam. Gürcü Krallığı’nın toprakları buraları. O nedenle fazlasıyla kilise, manastır, kale bulunmakta. Ancak çoğunun harap durumda olduğu söyleniyor.

Gürcü Krallığı, Orta Çağ'da hemen hemen şimdiki Gürcistan arazisini kaplayan topraklarda kurulmuş bir krallıktır. Bizans ve Ermenilerle birlikte Selçuklulara karşı mücadele etmesine rağmen daha sonraları bu krallık Selçukluların hakimiyetini tanımak zorunda kalmıştır. Moğol istilası yüzünden Gürcü Krallığı pek çok krallığa bölünmüştür. 1466'da krallık yıkılmıştır. Gürcü Krallığı bugünkü Türkiye, Gürcistan, İran, Ermenistan, Rusya ve Azerbaycan topraklarını kapsamıştır.

Yörenin tanıtımı için yaz boyunca buralarda sıklıkla yayla festivalleri olmakta. Bir tanesine denk gelebilsem. Geçen ay Aros Yayla Festivali Kılıçkaya beldesinde olmuş. Güreşler, halk oyunları, konserler, gece şenlikleri düzenlendiğini anlatmışlardı Yusufeli’nde.

Köprügören Köyü’nde bir soda molası. Beş dakika bulduğum plastik sandalyede biraz dinleniyorum. Ve devam, güneş fazla ısıtmadan yol almalıyım. 600 metre rakımdaydım şimdi yükseliyorum. 900’lere geldim. Tırmanışlar bazen %9-10 olabiliyor. Yol genişledi. Asfalt, ama kaba ve dalgalı yer yer. Bol inişli çıkışlı. Saat 8.55 ve 10,2 kilometre gelmişim. Daha çok yolum var. [e] 15,5 km/09.16/%20 harcandı. Yamaçlardan taş, kaya parçaları yollara dökülmüş. Araçlar için sorun, ben aralarından geçiyorum. Bu duruma önlem almak için ekip çalışma halinde. Uzun vinçlerin kollarıyla işçiler kayalarda dağcılar, akrobatlar gibi sallanıyor, çelik ağları tutturuyorlar. Zor iş. Hassas olmak lazım. İlk ekibin semaverinde çay demleniyordu, teklif alıyorum ancak güzel kaptırmışım, güneşin altında durmak istemedim. Neyse ki hava dayanılır sıcaklıkta, şimdilik. Saat daha erken ama.

HES’ler, amma çok kurulmuş. Ve kurulmakta. Aynı suyu defalarca kullanıyorlar, suyu tut-bırak, tut-bırak... Bu yüzden Çoruh’un eski coşkusunun kalmadığı söylenmekte. Gene de muhteşem görüntüler sunuyor bana. [e] 28 km/10.00/%40 harcandı. Yolun bazı bölümlerinde tabelalar pek bir cılız. Tereddütte kalıyorsun hangi yöne gideceğinden. Telefon da her yerde çekmiyor, haliyle Google’ı da kullanamıyorsun! Yol kenarında hiç ağaç yok. Şöyle biraz gölgede dinleneyim desen yer bulamazsın. 1000 metrelere çıktım (600’den başlamıştım). Sonra iniyorum sonra tekrar çıkıyorum. Böylesi daha iyi ama, sıkılmıyorsun.

[e] 37 km/10.44/%60 harcandı. %9-10’luk 2,4 kilometrelik bir tırmanış oldu. Normal’le çıkıyorum rampaları, tempo arttıkça ben de canlanıyorum, ağırlaştıkça sıcak da daha fena çarpıyor. 1022 metreye çıktım. %12’yi de gördüm Garmin’de. Yüksekteyim, hiç olmazsa sıcaklık daha dayanılır vaziyette buralarda.

İki tünelden geçtim, toplam 1600 metre uzunlukta. Sağımda kocaman bir baraj gölü var. 948 metrede yol kıvrıla kıvrıla suyun kenarından sürüyor. Evet HES’ler her türlü eleştiriliyor, ancak bu kocaman su birikintileri, yani baraj gölleri bu kırsal alana farklı bir görünüm katmış. Su, her zaman coğrafyanın içinde güzel duruyor. Saat 11’i beş geçmekte ve 42,3 kilometre gelmişim, daha yolun yarısı bile değil. 2100/%7, müjdeliyor kenardaki levha. 954 metreden başlıyorum tırmanmaya [e] 47 km/11.20/%80 harcandı. Taşlara karşı ağ çalışması her yerde. Üç farklı ekip gördüm, direkleri çakan, ağları geren. Saat 11.30, 49 kilometreyi geride bırakmışım. 1098 metreyi gösteriyor Garmin. Bataryada iki kilometrelik güç kalmış. İkinciye geçmenin vakti gelmiş.

Saat 12’yi geçti, sıcaklık çok arttı, mataradaki su da hamam suyuna döndü. İçilmiyor, gargara yapıp tükürüyorum. Bir yere sığınmam lazım, dinlenmek, yatmak için. Çekilir gibi değil. Izgara oluyorum bu durumda. Solda motosikleti bozulmuş vatandaşa sordum ama pek yok diyor. Gölge gölge neredesin? [e] 67 km/12.45/%20 harcandı 2. batarya. Sağda, ileride, ağaçların arkasında park etmiş bir kamyon ve yarı bitmiş bir bina dikkatimi çekiyor. Oraya bir bakayım... Anayoldan ayrılıp köprü üzerinden geçip hafifçe sağa sapıyorum, sonra sol ve Merhabaaa... Alooo... Kimse yok muuu?... Ses seda çıkmıyor. Kimsecikler yok anlaşılan. İlerde bir ev daha var. Kocaman çalıların, otların arasından giden toprak yoldan iterek ilerledim. Pek kimse görünmüyor ortalıkta. Gene sesleniyorum, Kimse yok muuu? Bir kere daha. Beklemedeyim. Binanın arkasından, gör(e)mediğim birinden, Git buradan, öbür yere git... diye laf işitiyorum. Evdeki hanım pek misafir etmek istemiyor anlaşılan. Fazla ısrara gerek yok. Yanlış anlar, yanlış işler olur, neme lazım döneyim. Gerideki evde de saman balyaları dolu, üst üste yığılı, depo gibi. Birini devirsem yatsam mı? Ama sormadan da olmaz. Laf işitmeyelim burada da. Kimse de yok ki sorasın. Öyle etrafta aranırken bahçede bulduğum straforu ağaç altına serip üzerine uzanıyorum. Ayakkabıları, eldivenleri de çıkarıp. Off ne de iyi etmişim. Fazla uzun sürmüyor gözlerim kapanıyor, horrr...

Aniden bir ses tepemde. Şaşkınlıkla gözlerimi açıyorum, hafif uyku sersemi durumları var. Nerede olduğumu hatırlayana kadar bir kaç saniye geçiyor. Herhalde misafir etmek istemeyen teyze bu. Elinde bir tepsi haşlanmış mısır ve büyük kola şişesi buzlanmış su ile çıkagelmiş. “Sen miydin demin uğrayan, al ye...” diyor. Mısırın tekini alıyorum, suyu da. Fazla konuşmadan arkasını dönüp gidiyor. Ne düşünceli halen değil mi insanımız? Herhalde gördü benim yattığımı, acıdı halime kalkıp geldi. Sağ ol var ol teyzecim.

Kestirmişim bir saat. 3’e kadar burada oyalandım. Tablet takıldım, gideceğim yerlere dair bilgiler okudum, suları soğuttum, çıkış hazırlığını tamamlayıp yola koyuldum. Aaa ne göreyim İspir’e 12 kilometre kalmış. Harika. Yani 80’lerde bitecek bu yol. Yusufeli çıkışı 91 yazmıştı, şaşırmıştım. Ama hava sıcak ve tembelleşmişim, bir an varmak istiyorum. Hızla pedalları çevirmekteyim. Dut ağacının altına file germişler, düşenler orada kuruyor. Yanaşıp tazelerinden göz hakkımı alıyorum. Sıkça ‘Yüzmek Tehlikelidir’ uyarı levhaları dikilmiş. Gene de giriyorlardır, eminim.

[e] 80 km/15.50/%40 harcandı 2. batarya. Trafik biraz daha arttı, gene HES, gene baraj gölü, bazı evler Leb-i derya olmuş, sonra akan çay, içinde yüzenler, çıplaklar kampı (yok daha neler!) falan derken İspir geliyor. Bir foto ve şöyle bir S (se okunur :)) çizip ÖE’nin önündeyim. Karşısında oturanlarla tanışma faslı. Zaten yerimi ayırtmıştım, ama odaya geçmeden önce harareti bastırmak için iki şişe gazoz, yetmiyor, bolca limonlu çay eşliğinde beylerle bisiklet, siyaset, ekonomi ve ülkenin içinde bulunduğu zor durumu değerlendiriyoruz. Konuştuklarım hiç de memnun değiller yönetimden. 2019’da zor seçilir demekteler. Zaten o da gördü toparlamaya çalışıyor, metal yorgunluğu falanla.

Klimalı ayıracaklardı, olmamış. Hamam gibi bir oda. İlk işim duş, sonra çamaşırları kısa programda yıkamaca, odaya 45 lira ödemece (neyse ki buzdolabı var da peyniri koyabiliyorum) biraz uzanmaca, tabletten haberlere bakmaca. Hormonlu Yiyecek, Hormonlu Ergenlik. Araştırmalara göre hormonlu sebze-meyve ve hormonla büyütülen hayvanların etleri erken ergenlik nedeni. Çok iyi, insanlar hemen üremeye başlarlar.

Ve karın doyurmak için çıkmaca. İlk baktığım yerde yemek kalmamış. Ben de Grand İspir Hotel lokantasına gidiyorum. Orayı da aşçı terk etmiş. Bulduğumla karnımı doyuracağım artık. Az ezo gelin+az pilav+cacık+soda+su+kavun=15 lira bu işe yetiyor. Odaların fiyatları da tek 65-, çift 120-, O.K şeklinde. Bir iki otel daha görüyorum etrafta.

Sırada İspir Kalesi var. Fazla zorlanmadan çıkılıyor. Kale içinde bir mescit, girip bir kaç foto alıyorum. İçerde iki kişi, biri yassah diyor. Bu yasak meselesini de ne çok severler. Bayılırlar yasaklamaya. Haliyle laf dalaşına giriyoruz. Saçma sapan sebepler sıralıyor. Ciddiye alınacak şeyler değil. Kalede biraz oyalandıktan sonra inişte yol üzerindeki 1215 tarihli Tuğrul Şah Cami’ye de girip bir iki foto (burada karışan olmuyor), az sokak aralarında dolanmaca... Bolca köylü pazarı, yerel ürünler tarzında dükkanlar var. İspir fasulyesi 20 TL/kg. İstanbul’da 35’miş. Öptüm sizi ablalar.

Küçük bir yer, pek rahatsız edici değil İspir. Açık hava çaycısında üç limonluyla geceyi serinletmeye çalışıyorum. Kahvaltı için A101’den alınan meyveli yoğurtla ÖE’nin yolunu tutuyorum.










Yusufeli-İspir
Tur tarihi: 8 Ağustos 2017
Kat edilen mesafe: 57,77 km.
Ortalama hız: 17,7 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 3 sa. 15 dk., dışarıda geçen süre 7 sa. 9 dk.
En yüksek sıcaklık 45 ˚C, en düşük 31 ˚C, ortalama 40,2 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1677 m, kaybı (iniş) 2152 m.
En düşük irtifa 529 m., en yüksek 1176 m.

Garmin yol bilgileri Yusufeli-İspir

Relive yol bilgileri Yusufeli-İspir


İspir ÖE 0442-4512411


Sokak aralarından kilit taşlı yollardan İspir yoluna
 çıkmaya çalışıyorum
    



Suyuna düşen bulunmaz/Gençler yüzerken yorulmaz/
Suyun kolay kolay durulmaz/Ak bakalım Çoruh nehri



Bol su akıyor kenardaki kanallardan.
O nedenle etraf bu mevsimde bile yemyeşil
    


Dörtkilise Köprüsü, Tekkale






Yolum yükselince sular aşağımda kalıyor ama sesi hep geliyor.
Gürül gürül, çok da keyifli
    

İnişli çıkışlı keyifli bir yol.
Dar ama, hatta bazı yerlerde tek araba ancak geçebiliyor.
 


Yörenin tanıtımı için yaz boyunca buralarda
 sıklıkla yayla festivalleri olmakta
    



Yol genişledi. Asfalt, ama kaba ve dalgalı yer yer. Bol inişli çıkışlı    


Sağımda kocaman bir baraj gölü var.
948 metrede yol kıvrıla kıvrıla suyun kenarından sürüyor. 



Taşlara karşı ağ çalışması her yerde. 

1098 metreyi gösteriyor Garmin.
Bataryada iki kilometrelik güç kalmış.
    


HES’ler, amma çok kurulmuş. Ve kurulmakta. Aynı suyu defalarca
 kullanıyorlar, suyu tut-bırak, tut-bırak... 

Bu yüzden Çoruh’un eski coşkusunun kalmadığı söylenmekte.
Gene de muhteşem görüntüler sunuyor bana
 
  

Yol kenarında hiç ağaç yok. Şöyle biraz gölgede
 dinleneyim desen yer bulamazsın
    



Dut ağacının altına file germişler, düşenler orada kuruyor 



Hava sıcak, tembelleşmişim, bir an varmak istiyorum.
Hızla pedalları çevirmekteyim
    




Gene HES, gene baraj gölü, bazı evler Leb-i derya olmuş    






İspir 



Grand İspir Hotel Prestij




İspir Kalesi





Kale Camii


Kaleden İspir



Kale Camii


Kale Camii içi



Kale çevresi


Kale Camii by Night

Tuğrul Şah Camii içi


Tuğrul Şah Camii


10. gün (devamı) İspir–Baksı - 8. gün (öncesi) Uzundere–Yusufeli




[bisikletle]Türkiye: Çoruh Nehri Boyunca

Kars-Sarıkamış = 58,39 km


Horasan–Narman = 93,09 km

Narman–Uzundere = 67,31 km

Uzundere–Yusufeli = 57,77 km

Yusufeli–İspir = 57,77 km

İspir–Baksı = 66,89 km

Baksı–Bayburt = 66,77 km

Bayburt–Köse = 62,96 km

Köse–Şiran = 55,80 km

Şiran–Alucra = 45,81 km



Suşehri–Zara = 59,42 km

Zara–Sivas = 71,93 km

Sivas–Yıldızeli = 48,79 km

Yıldızeli–Tokat = 60,60 km


Görümlü–Erbaa = 101,38 km

Erbaa–Kumluca = 27,77 km

Kumluca–Amasya = 54,07 km