13 Ağustos 2017

[bisikletle]Türkiye: Çoruh Nehri Boyunca (Bayburt–Köse)

12 Ağustos 2017, Cumartesi / Bayburt – Köse, 62 km (13. gün)

Bayburt ÖE rahattı. Oda da geniş olunca işler daha da kolay oluyor. Balkon demirleri arasına gerdiğim ipte giysilerimi havalandırabildim. Hazırlanıp kahvaltıya inmem 8 oldu. Açık büfe(msi) durumlar, biraz daha zengin diğer ÖE’lere nazaran. Judocu bir grup kalıyor anlaşılan, bir yığın sporcu kılıklı insanlar geliyor.

ÖE’den ayrılışım 8.45. Hava güzel, gideceğim yönü de dünden öğrenmiştim. Şehirden ayrılmadan önce bir WC ihtiyacını benzincide karşılayıp Erzurum yönünde pedal çeviriyorum. Şehir dışına kadar duble yol. Bir kısımda çalışma var, karşı şeride vermişler yolu. Bayburt Üniversitesi’nin bir yerleşkesinden sonra tek şeride ve kaba asfalta geçtik. Fazla bir yoğunluğu yok yolun. Güneybatı yönüne doğru, Bayburt Ovası boyunca, hafif de inerek (%-1) sürüyorum. Hava mis, açık, rüzgar da var, serinletiyor. Güzel bir coğrafya, sonsuza kadar giden çayırlar. Otlar biçilmiş balyalanmış götürülmeyi bekliyor. Yağmurlardan önce bu işlerin bitmesi lazım. Bazı tarım makinaları çalışmakta. Erken bir saat olduğundan şehirlerarası otobüsler de yollarda. [e] 14 km/09.38/%20 harcandı. Farkında olmadan Normal’le sürmüşüm. O nedenle erken bitiyor ilk çentiğim.

Bu şekilde hafif iniyor hafif çıkıyorum. Kısacası baymayan bir yol. 17 kilometre sonra Demirözü ayırımı geliyor. Sola sapıyorum. Demirözü’ne 15 km diyor levha. Yol biraz daralıyor. Anayoldan çıktım. Etrafta amma çok karga var. Ağaçlar, tarlalar, havada uçanlar, bu kadar çok karga?! Toplantı mı var?

Aslında her ne kadar bir güvercin ya da serçe kadar göze sempatik gelmeseler de kargaların varoluşlarının arkasında çok güzel semboller yatar. Özellikle Kızılderili kültürü tarafından sahiplenen kargalar, astrolojilerinde bir burç olarak da yer alır. Aynı şekilde eski Mısır medeniyetinde ve farklı mitolojilerde de kargalara fazlasıyla yer verilir. Kısacası her medeniyette, muhtemelen uzun ömürlerinden dolayı hep yer almışlardır. Doğada yaklaşık 13, hatta 20 yaşına eriştiği söylenmekte.

Tali bir yoldayım, daha da güzel. Ara sıra çıkışların yüzdesi artıyor ama kırıcı hiç değil bu yol. Karşımda, uzaklarda Otlukbeli Dağları dev bir duvar gibi. 32’nci kilometrede Demirözü gelmekte. Bayburt’un bir ilçesi. Eski adı Kısanta. Akkoyunluların mekanı. 1473 Otlukbeli Savaşı’nın geçtiği alanın büyük bir bölümü ilçenin sınırları içinde. Küçük bir yer olduğu belli. Burada da yollarda kaldırım vs çalışmaları var. Bir mola vermek istiyorum. Çaylar 50 kuruş ve de limonlu. Altı taneyi indirirken mideme bir vatandaşla muhabbet dallanıp budaklanarak devam ediyor. Buraya yakın çok büyük bir baraj göleti olduğunu anlatıyor. Çevresini motorla dönmek bile çok uzun sürüyormuş. Hele bir gün üzerindeki balık üretim kafeslerinin fırtınadan parçalanması sonucu baraja sürüklenen balıkları yakalayabilmek için yöre halkının akın etmesi haberlere konu olmuş. Oltasını sallayan düzineyle balık çekiyormuş. Kamyonetiyle dolaşan, megafondan 7 lira olarak duyuran bir sarımsak satıcısı yanaşıyor. Yerli bunlar yerli... Taşköprünüüün...

Yarım saat gibi zaman geçirip tekrar yoldayım. İlçe çıkışında, kamyonet kasalarındaki seyyar atölyelerde traktör tamir/bakım servisi yapılmakta. Köse 62 kilometre gibi olmalı. 20 kilometre kadar kaldı. Saat 11.35, 1669 metre rakımda pedallıyorum. Rüzgar solumdan esiyor. Yolun yarıdan fazlası geride kaldı. [e] 42,7 km/11.40/%40 harcandı. Dün de rastladım, şimdi de gördüm, ezilmiş tilki. Herhalde gece karşıdan karşıya geçerken çarpıyorlar. Arabaların farları mı kör ediyor hayvanı?

Bu bölgedeki kadınlar ihram giyiyorlar (şiveden dolayı ehram diyorlar). Çarşaftan daha farklı deseni ve tarzı olan bir örtünme şekli. Anadolu’ya çarşaf çok sonradan girdi. Hele bugün şehirlerdeki türban olayı. Dilimize Fransızca dulbant sözcüğünden giren bu örtünme şekli siyasilerce kullanılmakta. Laik Türkiye'ye dur diyerek daha İslami bir yapı kurmaya çalışanlarca.

Yöre halkının "ihram" kelimesinden kendi şivesine uyarladığı "ehram"; haram, haramlar, mahrem gibi Arapça kelimelerden türetilmiştir. Üzeri örten, setreden, kendini sakınan manalarına gelmektedir. Kadınların doğal şartlara göre ve mahreme karşı örtündüğü dış giysidir.

Gökçedere’ye geldim. Pulur Deresi’nin üzerindeki köprüden sağa sapacağım söylenmişti. Levhalar da bunu doğruluyor. Ama bir soda istiyor canım. Bakkaldan aldığım sodayı içerken bisiklet meraklısı gençlerle de sohbet ediyorum. İsimleri, yaşları gibi konularla onları konuşturuyorum. Öyle tatlı şeyler ki, saf, tertemiz insanlar. Nasıl zamanla bir değişim geçiriyoruz ki? Büyüdükçe berbat oluyor insan.

Bu beldenin eski adı Pulur ve toprak kale anlamına gelmekte. Daha sonra beldenin kuzeyindeki Çarhak olarak adlandırılan tepeden inen dere yatağından dolayı Gökçedere ismini almış. Burada bulunan höyükten alınan katman kesitlerinde rastlanan karbon ve kül dokuları ilk Tunç Çağı'nda Pulur Höyüğü'nün bir yangın geçirdiğini, daha sonraki katmanlardan elde edilen bulgularda MÖ 1000'de çanak çömlek kullanıldığı görülmekte.

Şimdi daha uzun ve dik çıkışlarla karşı karşıyayım. Yol da kıvrılarak devam ediyor. Soldaki yalaktan suyumu tazeliyorum. Güzel bir soğukluğu var. Dolaptan gelen suyla kıyas kabul etmez. Bu su, bu ortama göre soğumuş, rahatsız etmiyor. Yudum yudum içiliyor. 52,2 kilometredeyim, saat de 12.25 olmuş. 11 kilometre kalmış Köse’ye. İniyorum çıkıyorum, %3-4’lerle. 1747 metre rakımda buraları. Elektrik direkleri yenilenecek herhalde. Belli aralıklarla dağınık direk parçaları tarlalara bırakılmış. Dikecek ekip bekleniyor olmalı. Bu tarz yollar duble otoyollardan çok daha keyifli geliyor. Trafiği daha az, etrafı seyretmek daha kolay, inişler-çıkışlar da dinamizm kazandırıyor.

[e] 61 km/12.50/%60 harcandı. Köse için 3 kilometre kadar geri pedallamam gerektiğini biliyordum. Ve ilçeye giriyorum. Küçük olduğu besbelli. Telefonla görüştüğüm belediyeden Hüseyin Bey’i bulmalıyım. Önce anayolun sonuna kadar pedallıyorum. Bir fikir edineyim. Sağlı sollu kahvelerde bolca oturanlar var. Sonra belediyenin karşısındaki kahveye yerleşiyorum, orada bulunurum demişti ve öyle de oluyor. Çay eşliğinde tanışıyoruz.

Kalacağım yer Misafirhane. Çantaları ve bisikleti içeriye alıyoruz Hakan Bey ile. Sonra bir duş ama sıcak su çalışmıyor, soğukla alıyorum. İlk başta biraz titretse de sonrasında iyi geliyor.

Belediye Başkanı Şerif Bey’le tanışıyor, günümün tamamını Hüseyin Bey’le geçiriyorum. İlgili ve samimi biri kişi. A101’den aldığım meyveli yoğurtla açlığımı bastırıyor, bir ara gelen uykumu ikram edilen cevizli sucuk tarzı tatlılarla geçiştiriyor, baraja, mesire yerine, futbol maçına gidiyor, akşam yemeği olarak az pilav+az taze fasulye+yoğurtla doyuyorum. Ödetmiyorlar bana. Sonra gene kahvede, serinleyen havada çaylar ve ilçenin fertleriyle tanışmalar, üşüyüp kapalı mekana geçerek gece 9’a kadar oyalanıyorum. Köse de içki satılmıyormuş, dolayısıyla da içilmiyor (herhalde). Yani ayrancı. Burada bulunan İranlıyla (bir süre için yerleşmiş, etrafta bazı beton formları renklendirerek bir çeşit süsleme yapmış) misafirhaneye kadar gelip ondan aldığım anahtarla odama geçiyorum.

Köse Köyü,1516 yılı Bayburt tahrir kayıtlarında Bayburt Sancağı'nın Kelkit Nahiyesine bağlı bir köy yerleşmesi olarak geçmektedir. 1916 yılında Rus ve Ermenilerin istilasına uğramış ancak 17 Şubat 1918 günü işgalden kurtulmuştur. Cumhuriyet döneminde Gümüşhane'nin il yapılmasının (1924) ardından Kelkit Kazasına bağlı bir bucak merkezi haline getirilmiştir. Köse 1954 yılında belediye, 1987’de ilçe olmuştur.










Bayburt-Köse
Tur tarihi: 12 Ağustos 2017
Kat edilen mesafe: 62,96 km.
Ortalama hız: 20 km/sa.
Bisiklete biniş süresi  3 sa. 8 dk., dışarıda geçen süre 5 sa. 24 dk.
En yüksek sıcaklık 41˚C, en düşük 24 ˚C, ortalama 32,8 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 634 m, kaybı (iniş) 620 m.
En düşük irtifa 1520 m., en yüksek 1783 m.

Garmin yol bilgileri Bayburt-Köse

Köse Belediyesi 0456-4115062/0536-5562588 Misafirhane Hüseyin Bey



Güzel bir coğrafya, sonsuza kadar giden çayırlar 


Hafif iniyor hafif çıkıyorum. Kısacası baymayan bir yol.
 17 km sonra Demirözü ayırımı geliyor
 
  


Tali bir yoldayım, daha da güzel. Ara sıra çıkışların yüzdesi
 artıyor ama kırıcı hiç değil bu yol
 
  




1669 m rakımda pedallıyorum. Rüzgar solumdan esiyor.
 Yolun yarıdan fazlası geride kaldı
    



Gökçedere’ye geldim. Pulur Deresi’nin
üzerindeki köprüden sağa sapacağım 


Daha uzun ve dik çıkışlarla karşı karşıyayım.
 Yol da kıvrılarak devam ediyor
    





Köse


Anayolun sonuna kadar pedallıyorum.
 Sağlı sollu kahvelerde bolca oturanlar var
   
 










Köse Barajı


Köse Spor


















14. gün (devamı) Köse–Şiran - 12. gün (öncesi) Baksı–Bayburt




[bisikletle]Türkiye: Çoruh Nehri Boyunca

Kars-Sarıkamış = 58,39 km


Horasan–Narman = 93,09 km

Narman–Uzundere = 67,31 km

Uzundere–Yusufeli = 57,77 km

Yusufeli–İspir = 57,77 km

İspir–Baksı = 66,89 km

Baksı–Bayburt = 66,77 km

Bayburt–Köse = 62,96 km

Köse–Şiran = 55,80 km

Şiran–Alucra = 45,81 km



Suşehri–Zara = 59,42 km

Zara–Sivas = 71,93 km

Sivas–Yıldızeli = 48,79 km

Yıldızeli–Tokat = 60,60 km


Görümlü–Erbaa = 101,38 km

Erbaa–Kumluca = 27,77 km

Kumluca–Amasya = 54,07 km