13 Eylül 2016

[bisikletle]Türkiye: Marmara (Gönen–Yenice)

18 Ağustos 2016, Perşembe / Gönen – Yenice, 51 km. (5. gün)

Kahvaltıyı 8’de başlatıyorlar. Bugün Yenice’ye gidecek yolum. 50 km gibi bir mesafe. Gönen’den yükseleceğim.

Gece rahat geçti. Toparlanıp kahvaltıya 8 buçuk gibi indim. Fazla kimse yok salonda. Kahvaltılık da aynı durumda. Malum şeyler. Çay bile daha demlenmemiş. Neyse karnımı doyurup ÖE’den çıkmam 9.20 gibi. Havanın serinliği daha sürmekte. Biraz fazla gidip, şehir turu atmış olarak otogarın yanından, Gönen Çayı üzerinden geçip soldan Muratlı yönüne pedallıyorum. 8 km dedi yanımdan geçen mobiletli. Gönen’in dış mahallesini de geride bırakıp, bırakırken sağdaki çeşmede suyumu da doldurup köy yollarına dalıyorum. Bayıldığım yollar bunlar işte. Kıvrılarak, solumdaki geniş su kanallarının yanından geçen hafif inişli çıkışlı bir yol. Asfalt bildiğimiz kaba asfalt. Ses yapıyor ve fazladan sürtünme olduğundan rahat kaymıyor haliyle. Bu yönden Ekşidere’ye de gidiliyor. Orada da şifalı sular var, Ekşidere Dağ Ilıcası. Çok güzel diyorlar. Üstü açıkmış, ormanın içinde, ağaçların altında. Kışın dondurucu soğuklarda bile açık havada ılıcaya giriliyormuş. Alacaoluk Kalesi, Babayaka Kalesi ve Güvercinli Köprü gibi Gönen çevresindeki tarihi kalıntıları bu turumda göremiyorum. Batı yönündeler ve bir başka sefere kalıyor.

Karaağaçalan ilk gelen köy, hemen arkasından da Muratlar. 10 km gelmişim, hem bir çay içeyim hem de Yenice ÖE’yi arayıp yerimi ayırtayım. Bir de Esin’in köyü Toluklar için de sorayım, arkadaşı Fatoş oradaysa giderim. Çay sırasında köylülerden bir beyle biraz sohbet etmekteyim. Bir çay da ondan geliyor. Az çok İstanbul’a gelmişler. Hem de Ümraniye’ye 30 yıl önce. Haliyle boştu o zaman Ümraniye. Ben de bilmiyorum o zamanları. Öyle bir yer var mıydı, gitmek için hiç bir nedenim olmadı, ta ki oturana kadar.

10 buçukta ayrıldım Muratlar’dan. Üç kilometre kadar sonra sağda Kumköy, yolum içinden geçmiyor ama. Soldan barajın üzerinden giden yol ile Ilıcaoba’ya gidiliyor, Ekşidere’ye buradan da gidebilirsiniz. Yol üzerindeki köylerin çoğunun ismi oba ile bitmekte. Ilıcaoba, Ortaoba, Güzeloba, Hacıvelioba... Tek tük geçen araba dışında kimsecikler yok.

[e], 20,5 km/11.11, ilk çentik gitti. İki tepe çıktım, birincisi 244 m, ikincisi daha sert ve uzundu, tırmanış 278 m’yi buldu (31,1 km/11.54). Yol üzerinde çeşmeler var, gerçi sular gürül gürül akmıyor ama su sıkıntısı çekilmez buralarda. Şimdi çam ağaçlarıyla kaplı bir bölgedeyim, reçine kokusu yoğun bir şekilde burnuma geliyor. İniş yolu biraz dangıl dungul, yamalar bolca, biraz sallıyor. İkinci baraj geliyor, ilkinden daha da büyük su tutma duvarı. Arkasında kocaman bir gölet oluşmuş. Solumdaki çeşmede bir mola vereyim, hem suyumu doldururum hem de biraz etrafa bakarım dürbünle. Karşı kıyıda balık tutanlar, çadırlar var bir iki kurulmuş. Arabaları gölgeye almaya çalışmışlar. Yolu toprak karşının. Gönen’deki Aydın Bey de buralara çocuklarıyla geldiğini, balık tuttuğunu falan anlatmıştı.

Güzel bir bölge, ağır ağır yedirerek çıktı yol. Solumda su kanalı, dere, göletler geçildi, köylerin çoğu sağda yer almış. Çoğunun içinden geçilmedi.
Karasu’ya gelirken bir traktöre takılıyorum. Bir müddet beni çekiyor. Ama kolumun uzadığını fark edince ondan daha hızlı pedallayarak uzaklaşıyorum. Yol düz. [e], 39 km/12.45, 2. çentik gitti. Bu yolun üzerindeki son köy, Çakırca. Öğle oldu, güneş çok kızıştı. Bir mola vermeliyim. Soldaki kahveye yanaşıyor bir soda-ayran ısmarlıyorum. Kahvecinin şaşkın bakışları arasında ikisini karıştırıp yudum yudum mideye indirdikten sonra bir soda daha, üzerine bir çay ancak susuzluğumu gideriyor. Sohbetle geçen sürede köylülerin kendi aralarındaki muhabbeti dinlemek de başka bir keyif.

Ana yola 1 km kalmış, köprüyü geçince hemen sağdan sap, karayolu (onların diline toprak yol) ama, ana yola tırmanmaz hemen bağlanırsın diyorlar. Aynen yapıyorum ve azıcık hoplayarak zıplayarak bağlanıyorum. Burası Çanakkale yolu. Yenice’ye 5-6 km kaldı. Haliyle sıfır trafikten eser yok burada, araç geçmekte, bol olmasa da oldukça. Yolun evsafı bozuk ama. Asfalt aşınmış, yer yer zemin çıkmış ortaya, sarsıyor. Ama coğrafya güzel burada da. Bazı bölümlerde sağ sol ağaçlarla kaplı, tünel gibi. Neredeyse yolun tamamını gölgelemiş.

Ve Yenice levhası göründü, hemen bir foto, derken Toluklar’dan Fatoş arıyor. Çok samimi konuşuyor. Ben yokum ama anahtar Aykut Usta’da, al kendi evin gibi kullan demez mi. Harika ve çok teşekkürler Fatoş.


ÖE’yi küçük ilçede bulmak zor olmuyor. Yenice’nin bir uzun ana caddesi var, boylu boyunca giden. Ona paralel arka yolların birinde. Yerimi ayırtmıştım Bilgen Hanımdan, telefonda 30 demişti ama 25 alıyor. Oda kapatma fiyatları değişiklik gösteriyor. Sanırım kapatmadan fiyatlandırdı. Fazla da üstelemedim. Lehime bir durum neticede :)) Bisiyi merdiven altına, eşyalar ikinci yatağın üzerine, ben de duşun altına. Böyle kuruduğun bir sıcaklıkta suyun keyfine doyum olunamıyor. Canı çıkmak istemiyor insanın.












Biraz odada oyalandım, eşyaları yıkayıp havalandırma yerine astım. Güneşli bir balkon, hemen kurur.  Sonra yemek işi için çıkıyorum. Odanın kilidinde sorun var, açılmıyor, çilingir gelip açıyor.

Yenice: MÖ 2000'li yıllarda bölgede, Bitinler yaşamışlardır. Bitinler döneminde Bebrika denen bölgede, MÖ 1500 yıllarında yörede yaşayan Aşşuvalılar’dan sonra, Truvalılar, Hititler ve Luviler de bölgede yaşamışlardır. MÖ 514 yılında Persler bölgeyi işgal etmişlerdir. MÖ 334'de Makedonyalılar, MÖ 196 yılında Selökid, sonrasında da Romalılar bölgeye hakim olmuşlardır. 1080 yılında Süleyman Şah Selçuklu Devletinin topraklarına dahil etmiştir. 1097 Haçlı Seferlerinden sonra Bizansların eline geçen Yenice, 1110 yılında Selçukluların egemenliği altına girmiştir. Yenice 1357 tarihinde Osmanlı hakimiyetini girmiştir. 1936 yılında Çanakkale'nin bir ilçesi olmuştur. 18 Mart 1953 deprem felaketine maruz kalan ilçe bugünkü yerine taşınmıştır.

Girdiğim üç lokantada da hep aynı yemekler vardı; taze fasulye daha dün yemiştim, kuru/nohut da istemedim. Bu sefer yoğurtlu kızartma+az pilav+çoban salata+soda=15 lira, Köfteci Seyfi Usta lokantası. Ardından toplanmakta olan pazara girip fiyatlara bakıyorum. Yerli patatesin kilosu 1 lira. Yolluk kuruyemiş alıyorum. Açıktakinde pek bir çeşit yoktu. Tadım’ın Natürel diye çıkarttığı kavrulmamışlardan. Sade kahveye 1 lira ödeyerek, biraz etrafı kesiyorum. Kocaman bir çınar ağacının altında bu kahve. Ağacın üzeri kuş dolu, cıvıl cıvıl sesleri. Yoğun bir trafiği de var ağacın, kalkan inen kuşlar. Bu ses birilerini rahatsız etmiş olmalı ki ağaca adam tırmandırıp ipe bağladıkları çıngırakları sallayarak kuşları kaçıracaklarını düşünüyorlar. Tabii daha çok müşteriler kaçıyor, ben dahil. Köylü bile “bazılarının aklı çok“ diye sitem ediyor. Kahveyi kapatıyorum ve açtığımda içinde kocaman 2 balinayı apaçık görmek şaşırtıyor. Acaba bir anlamı var mı balinanın?

Kahve falında görülen balina tam anlamı ile pozitif ve güzel anlamlar taşımaktadır.

Kahve falında balina görmek; şekil itibari ile olsa gerek, büyük bir kısmete işaret eder. Bu hiç beklenmedik bir anda karşınıza çıkan bir para veya hiç hesapta yokken gerçekleşecek bir evlilik olabilir.

Balinalar, yapı itibari ile büyük cüsseli hayvanlar oldukları için talih kuşu niteliği taşırlar. Kahve falında görülen balinanın kişinin iş hayatını da olumlu yönde etkileyeceğini de söyleyebiliriz. Bu, bir anda ulaşılabilecek bir mevkii veya maaşınıza gelecek büyük bir artış olabilir.

Kahve falında görülen balina kişinin aşk hayatını da olumlu yönde etkileyecektir. Eğer kişi evli ise ailenin büyüyeceğine, yani bir bebek dünyaya geleceğine, ya da sorunlu giden evliliğin düzene kavuşacağı şeklinde de yorumlamak mümkündür.

Yuppiii...








Yenice’deki Aydın Bey bana burada Mustafa Kobak Süt Ürünleri’ni önermişti. Hatta selamını yollamıştı. Not aldığım kağıdı, adını da hatırlamadığımdan dükkanı bulamıyorum (iş işten geçtikten sonra çıkıyor). Biraz daha dolanıp, soda içip ÖE’ye dönüp kafeteryasında şakır şukur okey sesleri arasında beylik işleri, ses-foto aktarma, Garmin yükleme (bu arada dün yanlışlık yapmış Garmin’i çalıştıramamışım, Manyas-Gönen yolunu kayıt etmemiş), gezi notları vs... yerine getiriyorum. ÖE’nin de interneti bozukmuş, cepten kullanmak durumundayım.











Gönen – Yenice

Tur tarihi: 18 Ağustos 2016
Kat edilen mesafe: 51,61 km.
Ortalama hız: 12,3 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 4 sa. 12 dk., dışarıda geçen süre 5 sa. 22 dk.  
En yüksek sıcaklık 42 ˚C, en düşük 25 ˚C, ortalama 33 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 932 m, kaybı (iniş) 689 m.
En düşük irtifa 31 m., en yüksek 283 m.
Garmin yol bilgisi Gönen–Yenice

Yenice ÖE 0286-474 3056


















Köfteci Seyfi Usta, Yenice 






İki Balina 




6. gün (devamı) Yenice–Çan - 4. gün (öncesi) Manyas-Gönen