22 Eylül 2016

[bisikletle]Türkiye: Marmara (Çanakkale–Lapseki)

31 Ağustos 2016, Çarşamba / Çanakkale – Lapseki, 37 km. (18. gün)

Toparlanıp DSİ’den çıkışım 9.20 oldu. Hiç acelem yok, bugün Lâpseki ve 35 km’lik bir yol. En fazla iki buçuk saatimi alır. Bisiklet yolundan, önümdeki 2 bisikletçinin peşinden Sarıçay’ı geçip Firu’nun fırınına varıyorum. Patateslisi bitmiş, ben de 3 peynirli ve bir haşlanmış yumurtaya 2,75 ödeyip karşıdaki çay evinde bulduğum bir gölgeye oturuyorum. Çaylar börekten pahalı, 2 çay 2 lira. Gelen geçeni de izleyerek ayrılmam 10 gibi oluyor. Farklı bir yol seçeyim dedim, Karacaören üzerinden Lapseki yoluna bağlanıp sonra da sahilden Suluca önünden. Ama çaycıdaki kişi yolun bir bölümünün toprak olacağını söylemesi beni vaz geçiriyor. Aslında böyle durumlarda mutlaka bir iki kişiden daha bilgi alınmalı. Biri öyle diğeri böyle diyebiliyor bizim memlekette.

Çanakkale içinden, jandarmanın önünden devamla geldiğim yoncadan Bursa yönünü seçip otogarı da sağıma alıp devam ediyorum pedallamaya. Hava açık, bulutsuz, güneşli, rüzgarlı. Hem de karşıdan esiyor sertçe. Yol kaymak asfalt, sağda geniş, 2 metrelik bir güvenlik şeridi sürüşü kolaylaştırıyor haliyle. Tek sıkıntı gelip geçen araçlar. % 7’lik bir tırmanışla 3 km çıkıyorum 115 metreye ve ardından aynı şekilde iniyorum. Yönüm kuzeydoğu, rüzgar karşıdan sert esmekte.

Solumda uzakta Çanakkale Boğazı masmavi parlamakta. Yük gemileri geçiyor. Bu topraklar için verilen canları düşününce insanın içi ürperiyor. Savaş, insanın insanı öldürdüğü. Tanımadığı, bilmediği birine ateş etmesi, ateş edilmesi. Dün gezdiğim Deniz Müzesi’nde sergilenen bir İngiliz icadı alet vardı. Siperden kafanı çıkarmadan 2 ayna yardımıyla ortalığı kesip tetiğe bağlanan iple de ateş ediyorlarmış. İngilizlerin ellerindeki silahlar da Osmanlılar’ınkinden kat be kat da üstün.

Sağımda sebze-meyve satıcıları sıra sıra dizili. Kimi daha gelmemiş, tezgahını açmamış, erken kalkan ise müşteriyi kapmış. Pek güzel elmalar, şeftaliler görmekteyim. Öyle de bir kaptırmışım ki durmak istemiyorum. Yol dalgalı, yani inişli çıkışlı, ama sert bir tırmanış değil. Biraz da hareket getiriyor yola. Hani dümdüz yol da pek çekilmiyor, sürekli çevirmek.

Lapseki’den Evreşe üzerinden gideyim istemiştim, Şarköy’e in sonra tekrar çıkmak zorunda kalmayacaktım. Ancak Evreşe çok küçük, otel motel yok. Belediyeyi aradım, çıkan da bana Saroz’da turistik bir yeri önerdi. Bre adam onu ben de biliyorum, zaten yolumun üzeri bile değil orası.

[e], 20 km/11.00, % 20’yi, 32 km/11.40, % 40’ı tüketiyorum. Sert karşı rüzgardan dolayı düz yolda bile eko desteğiyle pedallıyorum. Lapseki’ye çok yaklaştım. Bir benzincide içilen soda sonrası giriyorum ilçeye. ÖE iskelenin karşısında demişti Resul Bey. Yerimi dünden ayırtmıştım. Çanakkale’de ve Ezine’de yer bulamayınca biraz tedbirli olayım dedim. Oda kapatmak 60 TL (O.K). ÖE için çok çok yüksek. Hele Gelibolu daha da pahalı. Turistik mi oluyor deniz kenarına gelinince.

Lapseki adının kaynağı ile ilgili araştırmalarda iki rivayetten bahsedilmektedir. Birinci rivayete göre: Lapseki’nin Anadolu’ya yapılan Helen göçleri öncesi varlığını sürdürdüğü ve Pityausa olarak anıldığı bilinmektedir. Kordos’un sülalesinden olan Foça’da doğmuş, Fobus (Phoebus) ve Blebüsus isimlerindeki iki kardeş Pityausa’da hükümdar olan Kral Mandrom’a hizmet ediyorlardı. Mandrom bu iki kardeşi Foçalı göçmen kafilesini göndermek üzere görevlendirdi. Kafile Fobus’un nezareti altına girdi. Bu sırada adına Bebrykoslar denen ve bu bölgede yaşayan yerli halkın saldırısına uğrayan göçmenler tam öldürülecekleri sırada Kral Mandrom’un kızı Lampseke araya girmiş ve göçmenleri ölümden kurtarmıştır. Bu nedenle Helen göçmenleri Lampseke’ye bir tanrıça gibi tapmışlar ve sonradan ele geçirdikleri Pityausa kentine onun adını vererek şükran duygularını ifade etmişlerdir. İkinci rivayete göre: XVI. yy gezginlerinden Evliya Çelebi (1611-1682) yazdığı seyahatnamesinde Lapseki’den bu şekilde bahseder: "Deniz kenarından uzak bir bayır ve seki üzerinde incirli bir orman vardı. Türkler incire Löp derdi. İşte burada yapılan bu şehre de incirli seki anlamında "Lapseki" denilmiştir ki adı "Löpseki"den gelir."

Şöyle bir iskele etrafından dolanıp bir iki sokak arası yapıp ÖE’ye gidiyorum.  Fakat her yer kazılmış, ilçe köye dönmüş. Köyler bile artık daha düzenli. Yani şu işi hızla yapamıyorlar ortalık rezil durumda böyle bekliyor.

Resul Bey’le kayıt işlemi sırasında ÖE fiyatlarının neden farklılık gösterdiklerini soruyorum. Her ÖE kendi belirliyormuş. Bir taban fiyat konulmuş, vasıflarına göre, o da 20 TL, sonra il-ilçe durumuna göre ayarlamayı kendileri yapıyormuş. Neyse, destek olmak adına gittiğim yerlerde ilk tercih ÖE diyorum.

Oda 2. katta, idare eder, daha beterini gördüğümden buna 5 üzerinden 3 yıldız veriyorum. Duş sonrası biraz uzanmaca, tabletten haber okumaca, hafif kestirmece ve 4 gibi tıkınmak üzere Lâpseki’yi keşfetmeye çıkıyorum. Anayol ortasından geçiyor. İlçe kara tarafına kurulmuş. Deniz tarafında küçük bir bölüm var. Ama yolların durumu biraz görünümü zavallılaştırmış. Esen rüzgar da tozu toprağı kaldırmakta. Fazlasıyla kahve var ve hepsi ful çekiyor. İş güç yok anlaşılan. Dolaşırken yandaki Kiraz Otel’e fiyat soruyorum, tek kişi 60-, çift 100-‘e iniyor (75/125 yerine).








Aldığım tavsiye doğrultusunda Elif Restoran’da soda+az pilav+nohut+çoban s.+ayran=17 lirayla doyuyorum. Sahibesi kocasıyla birlikte yemekleri yapıyormuş. Kocası Mehmet Bey (Executive Chef) THY’den ayrılma. Hanım İzmirli. Ama bey Çanakkale’de, tanışamadım.








Çanakkale boğazındaki 4 önemli yerleşim merkezinden birisi olan Lapseki'nin eski adı Lapsakos'dur. Lampsakos'u, Hellespontus'un doğusunda Troas bölgesinde Foçalıların kurduğu sanılmaktadır. Kent, coğrafyacı Strabon'a göre bir Miletos koloni kentidir. MÖ 499 yılında Perslere başkaldıran İonya halkının yanında yer almış, MÖ 479 yılında Mikale Deniz Savaşından sonra Atinalıların yanında yer almış ve MÖ 471 yılında Kserkes döneminde Perslere teslim olmuştur. 

Sonraları Persler, kenti Yunanlı Temistokles'e ganimet olarak vermişler ve şehir 1356 yılında Gazi Süleyman Paşa tarafından fethedilinceye kadar Bizanslıların hakimiyetinde kalmıştır. I. Dünya savaşında işgal edilen Lapseki, İstiklal savaşının sonlarına doğru 25 Eylül 1922'de Fransız ve İngiliz birliklerinin, Lapseki halkının birlik ve beraberliği sonucu püskürtülmesi ile kurtarılmıştır.

Daha sonra kazılı sokaklarda biraz tepeye doğru çıkıyor, biri iki Lapsekiliye sokakların durumundan yakınıyor, Roma dondurmacısından alınan sakız+kavun’a 2 lira ödeyip ısırarak (kimi yalar ama ben o kadar bekleyemiyorum) ÖE’nin bahçesinde, BS’ye (burada kablosuz var ve çekiyor) notları yazmak, fotoları yüklemek gibi işlerle havayı hafiften karartıyorum.









Çanakkale – Lapseki

Tur tarihi: 31 Ağustos 2016
Kat edilen mesafe: 37,47 km.
Ortalama hız: 14,6 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 2 sa. 24 dk., dışarıda geçen süre 2 sa. 59 dk.  
En yüksek sıcaklık 35 ˚C, en düşük 27 ˚C, ortalama 31,6 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 357 m, kaybı (iniş) 353 m.
En düşük irtifa 5 m., en yüksek 107 m.
Garmin yol bilgisi Çanakkale–Lapseki

Lapseki ÖE 0286-512 1504









Lapseki 




Elif Restoran, Lapseki 






























19. gün (devamı) Lapseki–Şarköy - 16. gün (öncesi) Ezine-Çanakkale