10 Temmuz 2017

Adalet Herkese Lazım

* adalet, isim (ada:let) Arapça ʿadālet

1. isim Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, türe

2. Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme
"Hiçbir kuvvet beni adaletin tecellisi için çalışmaktan menedemeyecektir." - N. Hikmet

3. Bu işi uygulayan, yerine getiren devlet kuruluşları
"Suçlular adaletin pençesinden kurtulamazlar."

4. Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme, doğruluk
"Germiyan'da Süleyman Şahımız adaletle hüküm sürer." - F. F. Tülbentçi

... böyle diyor TDK.











Adalet Hepimize Lazım, Bugün Bana Yarın Sana. O zaman sahip çıkacağız ve gerektiğinde savunacağız. Biz, [bisikletle] olarak orada olacağız. Kös kös oturmayacağız. Adalet için pedallayacağız / yürüyeceğiz... dedik. Hafta başı organize olmaya, son 3 günün programını bulmaya çalıştık. CHP ilçe teşkilatından bilgiler, TV’deki açıklamalar, gazete yorumları... Her gün yeni haberler geliyordu. Amacımız pedallayarak onlara doğru sürmek, buluşacağımız noktada katılmaktı. Pendik’ten E5’e çıkar, herhalde Çayırbaşı yakınlarında rastlaşırız diyorduk. Ancak son gün programlarının bambaşka olduğunu öğrendik. Kılıçdaroğlu cumartesi akşamı Dragos’ta konaklayacak ve pazar günü 4 buçukta tek başına Maltepe’ye doğru yola çıkacaktı.

Sabah 9.30, Bostancı Caffé Nero buluşma noktamız. Uzundur yaz nedeniyle bir araya gelmiyoruz. Arkadaşları yeniden görmek heyecan veriyor. Katılacakların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor olsa da. Hava daha tam ısınmadı, sabahın serinliği keyifli. Neydi o geçen haftaki cehennem sıcaklığı. 40 derece gölgede.

Sabah hazırlanma pratiğini unutmuşuz, garajdan gecikerek çıkıyoruz. Pazar nedeniyle yollar dolu değil. Hızla K.Bakkalköy’e geldik. Yanımızdan acayip süratli ve tedirgin ederek geçen adamı yakalamak için peşinden basıyoruz. Yetişemiyoruz tabii ve bu sebeple sapacağımız kavşağı unutup Bauhaus’a kadar geldik. E5’in yanından geri dönerek Üst Bostancı’ya, oradan alt geçitten geçerek (gene buralarda bir çalışma başlattılar, tren yolunu aşmak tek bu noktada mümkün) sahile vardık. Serhan, Haluk ve Varujan çoktan gelmişler. WA mesajında (sürpriz olarak) Levent ve Ümit’in de katılacağını duyuyoruz. Bu durumda iki el olamasak da bir eli geçtik.

Günün yeni programına göre Tuzla yapalım ve 4 buçuk yürüyüşüne geri gelelim dedik. Uzundur görüşülmemiş olmanın verdiği sohbet isteği ile sahil kenarından Pendik’e doğru sürüyoruz. Maltepe’ye yaklaşırken polis bariyerleri, araçları gözükmeye başlıyor. Hazırlık yapılmış bile. Miting alanı kapatılmış. Etrafından dolanıyoruz. İnsanlar gelmekte. Herkesin yüzü gülüyor, mutlular. Buraya kadar kimsenin burnu kanamadan gelindi. Umarız bugün de olaysız geçer. Her ne kadar sürekli saray, hükümet ve yandaşlarından tehditler gelmiş olsa da.

Firuzan’a Dazkırı’lı bir Adalet Sevdalısı tişört veriyor. Firu hemen üzerine giyip günü bu şekilde sürdürüyor. Etraf daha şimdiden kalabalık. Otobüsler yol kenarına park etmiş, sıralanmışlar. Kimileri çimlerde dinlenmekte. Seyyar satıcıları için bulunmaz nimet, tezgahları açmışlar, 3 tekerli araçlarla dolanmaktalar.

Pendik mola noktamız. Gölgelik yer yok. Daracık bir alana sığışıyoruz. Biraz karın doyurmaca, çay içmece. Sohbet derinleştikçe derinleşiyor. Mantarlaşanlar, köskösçüler, bilyacılar...

* kös kös, zarf mecaz

zarf Başı önde, sağa sola bakmadan yorgun, üzgün, düşünceli bir durumda
"Böyle pişmiş, bitkin bir hâlde kös kös gidiyorduk." - R. H. Karay

Pendik Beltur’da yaralı bir kedi. Firu, barınağı arayıp kayıt veriyor. Gelin alın, tedavi edin. Gerçekten işliyor mu bu sistem? Varujan, Levent ve Ümit buradan dönüyorlar. Tuzla’ya, Piyade Okulu üzerinden ulaşıyoruz. Serhan iştahını Filizler Köftecisi’ne sakladı. Bisiklete gölge bir yer bulmak meseleye dönüşüyor. Çok konuşan (gereğinden fazla hatta) bir ilgili ile neredeyse ağız dalaşına dönecek meseleyi geçtikten sonra Filizler’e yerleşiyoruz (Serhan olmasa çekip giderdim). Onlar köfteye, biz yoğurtlu semizotu ve kızarmış patatese yumuluyoruz. Yanında da ayran. Pek bir kazık burası. Köfteye Serhan’ın 32 lira ödemesi! Bu memleket herkes ne de öpmeyi seviyor.

Telefonla Emre’de son durumlara ilişkin bilgi alıp (CNNTürk arşivi için, yürüyüş boyunca çekim yapmakta. Herhalde yandaşlığı bıraktıktan sonraki günlere hazırlık CNNTürk’ten. Yoksa şu günler sarayın rotasından çıkmıyorlar), daha vaktimiz olduğundan Mercan içinden geçerek dönmekteyiz. Buraları gerçekten çok güzel, muhteşem evler var, deniz önlerinde.

Saat 4’ü geçmekte. Maltepe’ye yaklaştıkça kalabalık artmakta. Yollar trafiğe kapatılmış. Dragos’ta Kılıçdaroğlu’nun kaldığı yer koruma altında. Bizi karşı yola döndürüyorlar. Ters yönde yolun ortasından gitmenin rahatlığıyla, solumuzdan akan insan seli ile mitinge yaklaşıyoruz. Yolun kenarındaki bariyerlerin arkası insan dolu. Yaşlısı genci yürümekte. İnsanların yüzleri aydınlık. Herkes sakin, saygılı, anlayışlı. Kimse kimseye tavır koymuyor. Bisikletlerle aralarından geçerken ses çıkartmıyorlar, bisiklet yolunu açıyorlar. Deniz yoluyla gelenler teknelerden iniyor, tepede dolanan polis helikopteri, panzerler, TOMA’lar... polis polis polis kaynıyor ortalık.

Bugüne nasıl gelindi? Hatırlayalım mı?

Öncesi

19 Ocak 2014'te Suriye'ye giden üç TIR, Hatay'da Adana TMK 10. madde ile yetkili savcılık talimatıyla Kırıkhan Savcılığı tarafından durduruldu ve TIR'lara refakat eden araç içerisindekiler ve TIR içerisinde yer alan bir kişi, Kırıkhan Başsavcısı ve Kırıkhan savcısına, Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubu olduklarını ve araç içerisinde yer alan malzemelerin "devlet sırrı" niteliğinde olduğunu ifade etti. Dönemin Hatay valisi, personelin MİT personeli olduğu ve araçların MİT'e ait olduğu belirtilen talimat yazısıyla TIR aranmadan jandarma tarafından yola devam etmesine izin verildi. Fakat TIR'ların önü daha sonra polislerce kesildi fakat daha sonra emniyet güçler geri çekilmesiyle TIR yoluna devam ederek Suriye'ye geçti. Cumhuriyet gazetesi 29 Mayıs 2015 tarihinde "İşte Erdoğan'ın yok dediği silahlar" başlığıyla konu ile ilgili haber yayımladı. Haberin içeriğinde MİT'e ait bir TIR'ın içinde Suriye'ye götürülen silahların görüntüleri ortaya çıktığı belirtildi. Ayrıca MİT'e ait TIR'larla Suriye'deki gruplara silah ve cihatçı sevk edildiği iddia edildi, kanıt olarak da savcılık dosyasından alındığını belirtilen görüntüler verildi. Aynı gün Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'ndan gönderilen yazı üzerine haber kaldırıldı. Yasaklanan bu görüntülerde, ilaç kutularının altından çıkan havan topu mermileri ve diğer mühimmat yer aldı.

Haber sonrası CHP İzmir Milletvekili ve Eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen 
hükümetin istifa etmesi gerektiğini söyledi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, parlamentonun onayı olmadan böyle bir şeyin yapılmasının suç teşkil ettiğini söyledi. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MİT TIR'larının Adana'da durdurulmasını aylarca 'ihanet' olarak nitelendirdiğini hatırlattı. Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu, TIR'lar "Türkmenlere gidiyordu" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Avukatıma talimatı verdim, davayı anında açtım. Bu haberi özel haber olarak yapan kişi de öyle zannediyorum ki bunun bedelini ağır ödeyecek." dedi.  Erdoğan, TRT 1'deki Cumhurbaşkanı Özel Yayını programında MİT TIR'larına yönelik operasyon ve Cumhuriyet gazetesinin yayımladığı haberle ilgili soru üzerine Erdoğan, bunun Bayırbucak Türkmenleriyle alakalı bir konu olduğunu ve söz konusu haberin Türkiye'nin imajına gölge düşürmeye çalıştığını söyledi. Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, Erdoğan'ın sözlerinden sonra 2 Haziran 2015'te "Tehdidi bırak, bu 20 soruya yanıt ver!" başlıklı bir yazı yazdı. Erdoğan, 24 Kasım 2015'te verdiği demeçte MİT TIR'larının durdurulmasıyla ilgili "O ihaneti biliyorsunuz değil mi. İşte onlar, Türkmenlere insani yardım götüren TIR'lardı. Silah varsa ne olacak, yoksa ne olacak?" diye konuştu. Açılan soruşturmada Can Dündar ile Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün tutuklanmasına karar verildi.

Gelişimi

Berberoğlu'nun tutuklanması. 14 Haziran 2017'de MİT TIR'ları görüntülerini eski Cumhuriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Can Dündar'a verdiği suçlamasıyla yargılanan CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'na yirmi beş yıl hapis cezası ve tutuklama kararı verildi. "Devletin gizli kalması gereken bilgi ve belgelerini askeri ve siyasal casusluk amacıyla temin etme" ve "FETÖ/PYD silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme" suçlarından yargılanan Berberoğlu'na ilkin müebbet ardından "failin geleceği üzerindeki olası etkileri" sebebiyle indirim takdiri kullanılarak ceza 25 yıla indirildi. Aynı gün CHP, meclisi terk etti. Parti grubuyla olağanüstü gündemle toplanan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 15 Haziran'da Ankara'daki Güvenpark'ta saat 11.00'de bir araya geleceklerini duyurdu. CNN Türk'te Ne Oluyor? programında canlı yayına katılan Kılıçdaroğlu, adalet yürüyüşüne dair şu bilgileri verdi: "Elimde sadece 'Adalet' yazan afiş olacak. Yürüyeceğim. Bıçak kemiğe dayandı. Adalet sağlanıncaya kadar yürüyeceğim. Güvenpark'tan başlayacak, (Berberoğlu'nun tutuklu bulunduğu) İstanbul Maltepe Cezaevi'ne yürüyeceğiz. Kaç gün sürer bilmiyorum. Durmadan yürüyeceğiz."

Yürüyüş. 15 Haziran'da Kılıçdaroğlu Güvenpark'tan partililer ve halkın desteğiyle elinde "adalet" yazılı bir dövizle yürüyüşe geçti. İlk günün etabı 30 kilometrelik mesafenin kat edilmesinin ardından Ankara'daki 75'inci Yıl Hipodromu yakınlarında tamamlandı. Partililer burada CHP'li Çankaya ve Yenimahalle belediyelerince oluşturulan alanda dinlendi. CHP İzmir örgütü 17 Haziran'da saat 10.00'da Cumhuriyet Meydanı'ndan yola çıkıp İstanbul'dan önce Ankara'dan gelen Kılıçdaroğlu önderliğindeki grupla Gebze'de buluşacağını belirterek İzmir'den bir yürüyüş yapacağını duyurdu.
Yürüyüş üçüncü gününde sabah saat 09.00 sıralarında başladı. Kahramankazan'ın girişinde bir açıklama yapan Kılıçdaroğlu, darbe girişimi gecesi Kazan halkının direnişi sayesinde ilçenin isminin Kahramankazan olarak değiştirildiğini hatırlatıp yurttaşlara teşekkür etti.

Tepkiler

Berberoğlu'nun tutuklanmasının ardından meclisi terk eden CHP'ye seslenen AKP'li Bülent Turan, CHP'ye dokunulmazlıkların kaldırıldığı oylamada "Evet" oyu verdiğini söyledi. HDP merkez yürütme kurulu (MYK) imzasıyla yayınlanan bir açıklamada Berberoğlu'nun tutuklanmasını kınayarak "Muhalefet partilerine yönelik darbe sürecine boyun eğmeyeceğimizi bir kez daha vurguluyoruz." dedi. HDP Sözcüsü Osman Baydemir, "Selahattin Demirtaş'ın tutuklamasına sessiz kalanlara, biz Demirtaş'ın yoldaşları olarak sessiz kalmayacağız." dedi. İlahiyatçı İhsan Eliaçık, yürüyüşe destek verdi ve HDP lideri Selahattin Demirtaş'ın tutuklu bulunduğu Edirne F Tipi Cezaevi'ne kadar yürünmesi gerektiğini söyledi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger, Ankara'dan başlayan 'Adalet Yürüyüşü' için "Tutuklu HDP milletvekilleri için de yürüyoruz." dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, konu hakkında Twitter'da "CHP aceleyle ayağa kalkmış, önyargıyla kıyameti koparmıştır. CHP'nin, demokratik ve hukuk çemberinden taşmaması gerekirken, mal bulmuş mağribi gibi sokağa fırlayarak yürüyüşe geçmesi masumane değildir. Provokatörler devrede, karıştırıcı ve nifak saçan mihraklar yerli işbirlikçileri eliyle kuyruktadır." diye yazdı. CHP Bahçeli'nin sözlerini "son derece talihsiz, çirkin ve tahrik edici" değerlendirirken, yürüyüşlerini "şiddete meydan vermeyen demokratik hak" olarak tanımladı. Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, "Adalet Yürüyüşü" başlatan CHP'yi eleştirerek yürüyüşün kamplaşmaya, ayrışmaya ve iç savaşa sürükleyecek adımlar atılmasına vesile olmamasını, sokakların çare olmadığını belirtti. Eski MHP milletvekili Meral Akşener, "Ülkemizde ana muhalefet lideri 'adalet' pankartıyla yürümek zorunda kalıyorsa, herkesin durup düşünmesi gerekir. Huzur ve adalet tesis edilmelidir." dedi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Yargılama süreci devam ederken, bu süreci hukuka aykırı olarak etkileyecek biçimde açıklamalar yapmak, yargı mensuplarını hedef göstermek, tahkir ve tehdit etmek açıkça suçtur. Mahkeme kararı halkı sokağa davet ederek denetlenemez." dedi. Yürüyüşün provokasyona açık olduğunu söyleyen Başbakan Binali Yıldırım, "Bu ihtimal uzakta değil tabii, sokağa indiğiniz provokasyon zaman beklenebilir. İçişleri bakanımız konuyu yakından takip ediyor. CHP yöneticileriyle de bu konuda yakın temasta. Ümit ediyorum ki bu meseleye burada son verirler." dedi. Yıldırım başka bir demecinde "Yürüyeceksen darbeye karşı yürüyeceksin. Adalet sokakta bulunmaz, adalet sokakta aranmaz. Adaletin olacağı yer mahkemelerdir." ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Anayasayı ayaklar altına alarak vatandaşı sokağa dökmek, ne milletin yararınadır ne bizim. Yollar yürünmekle aşınmaz. Eğer yargı bu tür baskılar altında kalırsa, biz yargıdan adaleti nasıl bekleyeceğiz? Ve ürkeklik, yargıya baskı, kusura bakmayın, adaletin gelişini sağlamaz. Öyle elde ‘Adalet’ pankartlarıyla dolaşmak da adaleti getirmez. [...] Yargı yarın sizi de bir yere çağırırsa şaşmayın. Bizim birliğimiz çok önemli. Böyle Ramazan ayı içerisinde milleti sokağa dökmek, böyle bir işe başlamak doğru değil." sözlerini kullandı

Kampanya görseli. CHP, 14 Haziran'da #AdaletYürüyüşü etiketiyle yürüyüşe dair kampanya görselini sosyal medyada paylaşmaya başladı. Söz konusu görsel 15 Haziran'da TBMM'de gündem konusu oldu. AKP Grup Başkan Vekili Mehmet Muş, görselle "Bunun arkasında halk yok, kime mesaj veriyorsunuz. Genel başkanın arkasında askerler ne arıyor, bundan başka fotoğraf bulamadınız mı? Milletle yürüyün." dedi. Bunun üzerine söz alan CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, fotoğrafın 10 Kasım'da çekildiğini söyledi.

Böyle bir kalabalık görmedim. Polis bariyerlerinden geçilirken çantalar kontrol ediliyor. İzin verilen kapılardan insanlar oluk oluk akmakta. Ve yürüyüşün önüne yaklaşıyoruz. CHP otobüsü anonslar yapmakta, şarkılar, marşlar söylenmekte. Buralara kadar sesi geliyor. Herkes bir ağızdan Hak-Hukuk-Adalet diye bağırmakta.

Ve Kılıçdaroğlu yürümekte. Tek başına olmak istemişti, ancak halk onu yalnız bırakmamış, arkasından, 25-30 metrelik mesafeden takip etmekte. Dimdik, 68’lik bir delikanlı, 432 kilometreyi yürüdü. Çok önemli bir rüzgar estirdi. Umarım bu rüzgarla yelkenlerimiz dolacak ve Türkiye gemisi aydınlık ufuklara doğru yol alacak.













Grubun önüne pedallıyor, yol kenarından hem video-fotograf çekiyor hem alkışlıyoruz. Miting alanına değil bisiklet, yaya olarak bile girmek zor. Her yerde insanlar oturmakta, yürümekte, şarkı söylemekte. Ve halen gelenler var. 2 misli büyük olsaydı bile bu alan dolup taşardı. Öylesine yüksek bir ilgi, öylesine güçlü bir umut ile geliyorlar ki. Hakkın, hukukun olduğu adaletli bir Türkiye isteğiyle.

Beltur’ların birinde bulduğumuz masada, soda ve çay ile ferahlayıp Tele1 canlı yayınından Kılıçtaroğlu’nu dinliyoruz: “Yürüyüşe başlarken belli çevrelerde endişe vardı ama kararlılığımız vardı. Kendi açımdan söylüyorum rahat yürüdük. 4 mevsimi de yaşadık. Türkiye’nin güzelliğinin bir kez daha farkına vardık. Çok sayıda vatandaşımız ilgi gösterdi. İlgi gösterenlere de protesto edenlere de teşekkür ediyorum. Güvenlik güçlerimize yürekten teşekkür ediyorum. Onlar bizim güvenliğimiz için çalıştılar. Halkın polisi halkın jandarması olunca halkla arasında hiç sorun olmuyor.”

Kılıçdaroğlu konuşmasında 10 maddelik bir adalet çağrısını da okuyor:

1.    Fetullah Gülen Terör Örgütünün siyasi ayağı ortaya çıkarılmalı ve gerçek darbecilerden hesap sorulmalıdır. 

2.    Sivil darbeye dönüşen OHAL derhal kaldırılmalı ve hukuk düzeni evrensel ilkelere uygun olarak yeniden tesis edilmelidir. 

3.    Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmalıdır. Adil yargılanma hakkı eksiksiz bir şekilde uygulanmalıdır. 

4.    OHAL mağdurlarının yargıya erişim ve sosyal güvenlik haklarını kısıtlayan tüm uygulamalara hukuk devletinin gereği olarak son verilmelidir. 

5.    Sırf Hükümete muhalif görüldüğü için bütün haklarından yoksun kılınan akademisyenler ve diğer kamu görevlileri görevlerine iade edilmelidir. 

6.    Sadece mesleklerini yaptıkları için tutuklanan gazeteciler derhal serbest bırakılmalı, medya üzerindeki tüm baskılara son verilmelidir.

7.    OHAL koşullarında, serbest tartışmanın yapılamadığı bir ortamda ve üstelik "devletin bütün imkânları seferber edilerek" gerçekleştirilen Anayasa değişikliği gayrimeşrudur. 

8.    Eğitimde laiklik ilkesinin aşındırılmasına son verilmeli ve toplumsal adaletsizliği yeniden üreten eğitim politikaları değiştirilmelidir.

9.    Toplumsal barışımızı bozan tüm antidemokratik uygulamalara eşit yurttaşlık temelinde son verilmelidir. 

10. Barışçıl ve uluslararası hukuka saygılı bir dış politikaya dönüş yapmalıdır. Türkiye yüzünü insan haklarına, hukuk devletine, adalete önem veren milletler ailesine çevirmelidir.


Haluk’u kalabalıkta kaybetmiştik. Eve döndüğünü öğreniyoruz. Serhan’dan Bostancı’da ayrılıyor, biz de evin yolunu tutuyoruz.

Bu gün, hayatımdaki önemli günler arasında yerini aldı bile.

Haydoy bağışları için teşekkürler.









Adalet Herkese Lazım: (Dudullu)-Bostancı-Pendik-Tuzla-Maltepe-Bostancı-(Dudullu)

Tur tarihi: 9 Temmuz 2017
Kat edilen mesafe: 82,57 km.
Ortalama hız: 13,1 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 6 sa. 18 dk., dışarıda geçen süre 10 sa. 45 dk.
En yüksek sıcaklık 36 ˚C, en düşük 24 ˚C, ortalama 31,7 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 409 m, kaybı (iniş) 418 m.
En düşük irtifa 1 m., en yüksek 137 m.

Garmin yol bilgileri Adalet

Relive yol bilgileri Adalet



































Foto katkıları için Varujan’a teşekkürler.