7 Haziran 2017

[bisikletle]Türkiye: Hititlerin İzinde (Sungurlu–Alaca)

9 Mayıs 2017, Salı / Sungurlu – Alaca, 51 km (3. gün)

Temiz bir uyku çekip biraz tembellik yapıp 7 gibi yataktan kalktım. Tıraş, eşyaların toplanması vs 8’i buluyor. Kahvaltıya 8 buçuğa doğru iniyorum. Açık büfe, malum şeyler, tek fark kızarmış patates olması. Daha önce hiç çıkmamıştı, fena da değil, ekmek yerine.

Yolda küçük bir değişiklik yaptım. Alacahöyük’e Boğazkale yolundan gidiyordum, Çorum yolundan gideceğim. Z çizmek yerine L daha akıllıca geldi, bir de yarın Boğazkale’ye kestirme yoldan gidemezsem aynı yolu tekrarlamamış olacağım.

9 buçuk gibi ayrılıyorum Sungurlu’dan, hava sabah açıktı şimdi puslanıyor. Bugün için yağış da gösteriyordu meteo, sağanak şeklinde. Bir de kuvvetli rüzgar. Yol bir 30 km kadar 780’lerden 1000 metrelere çıkacak. Sonra anayoldan ayrılıp Alacahöyük yoluna sapacağım.

Peki kimlerdir Hititler? (3)

Hititler'de Mimari ve Şehircilik. Hitit yerleşimleri ya sarp kayalık bölgelere ya da ova düzlüklerinde kurulmuştur. Bu yerleşimlerin ortak özelliği, belirli aralıklarla inşa edilmiş kulelerle donatılmış bir sur ile sıkı koruma altına alınmış olmalarıdır. Şehre giriş ise, uygun yerlere yapılmış kapılar vasıtasıyla sağlanmıştır. Gerek resmi binalar, gerekse belirli bir plan şemasını izleyen tapınaklar taş temelli, anıtsal olanları ise blok taşlardan subasman ve ahşap destekli kerpiç duvarlı olup, düz damlıdır. Tek katlı yapıların yanı sıra birden fazla kata sahip yapıların varlığı da bilinmektedir.

Arinna. Güneş tanrıçasının yurdu Arinna, eskiden beri Hititlerin en önemli kült kentlerinden biri olmuştur. Hattuşaş'a bir günlük mesafede olan bu yer, büyük bir olasılıkla bugünkü Alacahöyük olduğu düşünülmektedir.

Arinna kentinin en önemli dinsel figürü, şehrin koruyucu olan Güneş Tanrıçası'dır. Arinna'nın Güneş Tanrıçası Hitit Devletinin ve ordularının koruyucusudur. Ayrıca Arinna'nın Güneş Tanrıçası, Hitit Dininde Ana Tanrıça özelliğini de taşır. Arinna kafasında etrafında güneşi sembolize eden bir halka ile betimlenir.


Güneş Tanrıçası Arinna




















Güzel bir coğrafya. Duble yol, kenarda güvenlik şeridi. %1-2’lerle başlayan tırmanış yer yer 4’lere 6’lara çıkıyor, Arifegazili’ye geldiğimde (16. km). Arada düzelip gene tırmanıyor. Hafif hafif yediriyor. Ulusoy Tesisleri’ni geçtim, saat 10.50 ve 27. km’de ilk çentik gidiyor. Yol %4’lerle tırmanıyor, 1042 m’ye çıktım.

28. km’de Alacahöyük ayrımı geldi, 1051 m oldu rakım. Biraz durup foto çekiyorum. Kuzeydoğu yönünde ilerliyordum şimdi doğu yönüne saptım.  Alacahöyük yolu kilit parke taş. 1000 metrelerde sürüyorum (rakım). Etrafta ağaç kesen, çim biçenler var. Uzaklardan motor sesleri geliyor. %-1 gibi bir eğimle inmeye başladım. Hava puslu, rüzgar var. Yönüm güney oldu. Solumda yol kenarında 2 hanım ot topluyor. Durup soruyorum: topladığınız ne? Madımak. Ana kız, ilerideki köydenler, Hüyük Köyü. Firuzan madımağı bulgurla yapar. Bunlar bir de çemen ve sarımsak eklerlermiş. Ayak üstü yemek tarifi alıyorum, ayriyeten ev daveti de. Daha önce bir bisikletli gelmiş onlarda kalmış, Cemil dediler adını.

Müzeyi ziyaret etmeden köydeki kahvede bir mola vermek iyi gelecek. 35 km durmadan geldim. Soda eşliğinde masada kağıt oynayan köylülerle kısa bir sohbet, kısa bir tanışma ve...

Müze kartımla giriş yapıyorum Alacahöyük’e. Velespiti bir kenara park edip önce müze sonra ören yerini dolaşayım. Küçük bir müze, çıkan parçaların çoğu Çorum Müzesi’nde herhalde. İstanbul Arkeoloji’de de var, hatta Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde de. 1935 yılında başlamış Alacahöyük kazıları. Çıkartılan Kalkolitik, Eski Tunç Çağı, Hitit ve Frig eserleri ile Alaca Pazarlı ören yeri kazısında bulunan eserler sergilenmekte.

Kalker temel üzerine andezit bloklarla inşa edilmiş olan Sfenksli Kapı’dan giriliyor ören yerine. Genişliği 10 metre kadar. Girişin iki yanındaki büyük söve bloklarının dış yüzleri iki metre yüksekliğinde sfenks protomlarıyla süslüdür. İki kulenin dış ve iç yüzleri de kabartmalı ortostatlarla bezelidir.

Sol kulede, kaide üzerinde ayakta duran boğa Fırtına Tanrısını sembolleştirir. İzleyen blokta sunak önünde dua jestinde ilerleyen kral ve kraliçe; arkadaki bloklarda kült objeleri taşıyıcılarının önünde, kurbanlık hayvanların getirilişini, merdiven ve hançerle gösteri yapan figürler izlemektedir. Bu kulede köşe ortostatının içe bakan yüzünde, sembol asalarını taşıyan, dört kişinin oluşturduğu ritüel sahne tasvir edilmiştir. Üst sırada ise ok ve mızrağın kullanıldığı domuz ve geyik avı işlenmiştir.
Sağ kule ortostatlarında da aynı şekilde bir dini tören sahnesi tasvir edilmiştir. Frizin başında tahtında oturan tanrıçaya doğru dua jestindeki görevliler ilerlemektedir. Bu Tanrıça Fırtına tanrısının eşi (Arinna, Şehrinin Güneş Tanrıçası) olarak yorumlanmaktadır.

Tüm bu tasvirler gerçekte kült, libasyon, av ve eğlenceden oluşan bir bütünü, yani Fırtına Tanrısı Teşup onuruna kutlanan bir dini töreni temsil etmektedirler.


Hititlerde Mimari ve Şehircilik

















Alacahöyük, Tunç Çağı ve Hitit döneminin önemli bir dinsel tören ve sanat merkezi. İmparatorluk Çağı’na, MÖ 1450-1200 olarak tarihlenmekte. En dikkat çekici özelliği, dört farklı kültürden kalma on dört yapı katı, ya da yerleşim bulunması.

Alacahöyük’de birinci kültür evresi olarak adlandırılan ilk kısmında, sırasıyla; Frigler, Roma, Bizans, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine dek uzanan kalıntılar bulunmuştur.

İkinci kültür evresi olan kısımda ise, Hititler’e ait kalıntılar öne çıkmıştır. Üstelik bu kalıntılar, Hititlerin başkenti Hattuşa’ya da yakınlığı ile dikkat çekmektedir. Üçüncü kültür evresinde ise, Erken Tunç Çağı’na ait dört yapı kalıntıları bulunmuştur. Bunlar MÖ 3000-2000 yılları arasını kapsayan kalıntılardır.

Alacahöyük’de dördüncü kültür evresi olarak adlandırılan son bölümde ise, MÖ 3500-3000 yıllarına denk gelen, Bakır-Taş Çağı’na ve Erken Tunç Çağı’na ait kalıntılar ortaya çıkarılmıştır.

Alacahöyük’de ilk kazılar 1907’de yapılmış olmasına rağmen, Mustafa Kemal Atatürk’ün kendi girişimleri sonucunda kazılar yapılmış ve Çorum’da yatan bu tarih, dünyaya kazandırılmıştır.

Alacahöyük yaklaşık 310 metre genişliğinde ve 20 metre yüksekliğindedir.











Büyük mabede giden tahtalardan bir yürüme yolu yapmışlar. Çepeçevre dolanıyorsun. Kazı çalışmaları sürmekte, bazı yerlerin üzerine dam yapılmış. Kraliyet mezarları zarar görmesin diye cam fanusla örtülmüş. Çıkan parçalar (güneş kursları, geyik ve boğa heykelleri, kama, kılıç, pişmiş toprak kaplar...) aynen bırakılmış. İyi düşünülmüş. Etkili bir mekan. Bir kayanın üzerine oturuyor, şöyle 180 derecelik bir açıyla Alacahöyük’ü seyrediyorum. Nasıl bir yaşam vardı? Şenlikler, bayram merasimleri, ziyafetleri, yeme-içme kültürleri...

Hititler'de Mutfak Kültürü. Mutfak kültür açısından bakıldığında Orta Anadolu’nun coğrafi ve iklimsel nitelikleri ile Neolitik Çağ’dan başlayan beslenme biçimi, flora ve fauna göz önüne alındığında burada yaşayan insanların nasıl bir yeme-içme kültürü geliştirmiş olabilecekleri tahmin edilebilmektedir. Anadolu’da Neolatik Çağ’dan beri biline tahıl tarımı ve bunun sonucu olan tahıla dayalı beslenme elbette Hititler için de temel yeme-içme içerisinde yer almış olmalıdır. Boğazköy ve diğer bazı Hitit yerleşimlerinde ortaya çıkartılan tahıl depoları bunun kanıtıdır. Hitit metinlerinin çözümlerinden anlaşıldığı üzere Hititler 180’den fazla ekmek ya da unlu mamul ürün yapmaktaydılar. Hititlerde et ve süt ürünleri tahıldan sonra ikinci sırada besin kaynaklarıdır. Kazılarda bulunan hayvan kemikleri ve çivi yazılı metinler kıyaslanarak günümüz Türkiye’sinde olduğu gibi koyun ve sığır etinin en başta tüketildiğini göstermiştir.


İstanbul Arkeoloji Müzesi
















Ortaokul öğrencileri var, sahada koşuşturmaktalar. Ağaç yaşken eğilir. Bazı şeyleri, müzeciliği gençlere kazandırmak lazım.

Kara bulutlar geliyor. Beni bir telaş alıyor. Yetişebilecek miyim gelmeden? Basıyorum pedallara. Şansım Alaca’ya iniş olması (1131 m’den başlayan). Köy yolu, kaba asfalt, kuzeydoğu yönünde pedallıyorum. Küçük bir köyden (Çevreli) geçmekteyim. Bir iki damla yüzüme iniyor. Bas pedallara oğlum...

Yol çok güzel, çevre de, ama ben hıza kilitlendim, bir an varayım istiyorum. Alacahöyük Hitit Barajı solumda ve Çorum yoluna bağlanmamla yönüm güney-güneydoğuya dönüyor, rüzgar tam karşımdan esiyor. Ama öyle şiddetli ki yokuş aşağı pedalla bile zor ilerliyorum. Damlalar da artıyor. Dursam mı? Açık arazide bastırırsa perişan olurum. Benzinci falan da yok! 4 km sonra bir benzinci gelecekmiş, ilanını görüyorum. Oraya kadar yağmasa. Rüzgar daha da şiddetlendi, şimdi tam yanımdan esiyor. 136 kiloyu neredeyse devirecek. Güvenlik şeridinden gidiyorum ama beni yola itiyor. Gidonu o kadar sıkmışım ki sağ elim uyuştu. Bırakamıyorum da. Tedirgin oldum. Hiç böyle şiddetlisine rastlamamıştım. Kötü bir tecrübe yaşamayayım! Yavaşladım biraz, ama bir an önce de varayım düşüncesindeyim. Benzinciyi geçiyorum, girmiyorum. 3 km kaldı Alaca’ya. Başarabileceğim galiba. Desteği normalde, bazen de yüksekte kullanıyorum, yokuş aşağı rüzgara meydan okurcasına.

Ve (%68 E’lik) Alaca’ya girdim. Binalar biraz rüzgarı kesiyor. Öğretmenevi de az sonra karşıma çıkıyor. Solda, biraz dökük bir vaziyette. Zaten 20 TL, fiyatından anlamalıydım. Kalitelerine göre fiyat belirleyebiliyorlar. Kapıda 2-3 kişi, soruyorum. Buranın personeli, birisi de yer ayırtmak için konuştuğum Selami Bey. İlkin dikkat çeken bisikletin özellikleri konuşuluyor. Sonra bir sürpriz geliyor, yerimi ayırmamışlar! Konuştuğum kişi meselenin acemisiymiş. Bana depoda bir yatak gösteriyorlar. Mecburen kabul ediyorum. WC falan umumi. Keşke Höyük Köyü’ndeki daveti kabul etseydim. Neyse yapılacak bir şey yok. Bisikleti de odaya alıp yerleşiyorum. Korktuğum yağmur da gelmiyor. Ne demeli?

Zorla bulunan bir havluyu alıp duş giriyorum. Neyse ki su sıcak. Sonra çay eşliğinde biraz gezi notlarını toparlayıp Alaca’yı keşfe çıkıyorum. Bakalım ilçenin durumu nasıl?

Tek tük damlalar düşüyor şimdi. Beklenen sağanaktan iz yok. Tentelerin altından dolanıyorum Alaca’da. Bir yandan da lokantalara girip sulu yemek soruyorum. Seçenek fazla yok, kuruya bile et koymuşlar. Mercimek çorbasında kemik suyu var, yani yani... :((

TDK sözlüğüne baktığımızda ‘alaca’ için şu açıklamaları görüyoruz:
1. isim Birkaç rengin karışımından oluşan renk, ala
2. sıfat İki veya daha çok renkli
3. Birkaç renkli iplikten yapılmış dokuma
4. Keklik, bıldırcın vb. kuşları avlamak için kullanılan iki renkli bez
5. bitki bilimi Ağaçta ilk olgunlaşan meyve, "Bu incirin alacasını ben yedim."
6. bitki bilimi Meyvelere, genellikle üzüme düşen ben

Alaca ilçesinin tarihi MÖ 5000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Eskiçağ’da ilçe merkezinin bulunduğu alan “Etonia” olarak geçmektedir. XIX. ve XX. yy’larda Hüseyinova yöre adı yerine, nahiye ve bucak adının tanımlanmasında önceleri bucak olan Alaca, Hüseyinabâd adıyla 1919’da ilçe olmuş, Alaca adı ise 1932’de resmiyet kazanmıştır.

İlçe merkezinde 1763 yılında Ömer Osman Paşa tarafından yaptırılan Eski Cami ile 1893 yılında Ardahan Göçmeni Şeyh Efendi tarafından ahşap olarak yaptırılan Yeni Cami ve Hüseyin Gazi Türbesi de tarihi değeri olan yapılardır.

Alaca’nın merkezi denilen yer bir dört yol ağzı. Ortasında saat kulesi dikili. Bu saat kulelerini başka yerlerde de gördüm. Fazla bir şey yok, pek gelişmemiş. Hava da soğudu bayağı. Polar yelek içimde. Bir tekel dükkanı, oldukça zengin çeşitler görmekteyim.

Karnımı yayla çorbası+az pilav+çoban salata+soda=10 lira ile doyuruyorum Sultan Sofrası’nda. Sonra gene sokak aralarında dolanıp meraklı gözlerle karşılaşıyorum. Yarınki yol için biraz bilgi topladım. Kestirme bir yol vardı, 10 km kadar kısaltan ama asfalt değilmiş. Bu yükle toprak yolda ilerlemektense fazladan ana yoldan giderim.








Türk kahvesi esnaf çay evlerinde bulamıyorum. Biraz tarz yapmış “Cafe Nagizza” bana 5 liraya lokumlu bir servis yapıyor.










Sungurlu - Alaca
Tur tarihi: 9 Mayıs 2017
Kat edilen mesafe: 51,37 km.
Ortalama hız: 19,3 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 2 sa. 39 dk., dışarıda geçen süre 3 sa. 52 dk. 
En yüksek sıcaklık 28 ˚C, en düşük 22 ˚C, ortalama 24,6 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 466 m, kaybı (iniş) 303 m.
En düşük irtifa 750 m., en yüksek 1131 m.

Garmin yol bilgisi Sungurlu-Alaca

Alaca ÖE 0364-4112611







Güneş enerji panelleri






Höyük Köyü






Alacahöyük yerleşim maketi




Sfenksli Kapı, Alacahöyük



Alacahöyük Ören Yeri





Kraliyet mezarları 





Müze





Höyük Köyü



Tarlada İzi Olmayanın / Harmanda Yüzü Olmaz 
(Traktörün arkasında yazılı)

Alaca    


İlçenin merkezi, Saat Kulesi


Sultan Sofrası


























Alaca by Night
































4. gün (devamı) Alaca–Boğazkale – 2. gün (öncesi) Kırıkkale-Sungurlu




[bisikletle]Türkiye: Hititlerin İzinde


Sungurlu-Alaca = 51,37 km

Alaca-Boğazkale = 49,23 km

Boğazkale-Yozgat = 45,08 km

Yozgat-Sorgun = 38,20 km

Sorgun-Sarıkaya = 49,84 km



Kayseri-Bünyan = 48,46 km


Pınarbaşı-Sarız = 38,17 km

Sarız-Afşin = 71,15 km

Afşin-Elbistan = 45,39 km

Elbistan-Nurhak = 42,64 km

Nurhak-Doğanşehir = 58,78 km


Malatya-Kale = 46,47 km

Kale-Sivrice = 66,38 km

Sivrice-Elazığ = 32,60 km

Elazığ-Tunceli = 78,63 km